Translation of "Traverser" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Traverser" in a sentence and their turkish translations:

Bon, on doit traverser.

Tamam, karşıya geçelim.

- Je l'ai vu traverser la route.
- Je l'ai vu traverser la rue.
- Je le vis traverser la route.

Onun yolu geçtiğini gördüm.

- Je l'ai vu traverser la route.
- Je l'ai vu traverser la rue.

Onun caddeyi geçişini gördüm.

Je n'arriverai pas à traverser.

Böyle asla karşıya geçemem.

Traverser ce désert est dangereux.

O çölü geçmek tehlikelidir.

Il va traverser la rivière.

O, nehri geçecek.

Tom va traverser la rivière.

Tom nehri geçecek.

Pourquoi traverser toutes ces difficultés ?

Neden bütün o zahmete giriyorsun?

Je veux traverser ce pont.

Bu köprüyü geçmek istiyorum.

- Je vis un garçon traverser la rue.
- J'ai vu un garçon traverser la rue.

Bir çocuğun caddeyi geçtiğini gördüm.

Assez intelligents pour savoir quand traverser.

Ne zaman geçeceklerini çözecek kadar akıllılar.

Et ils peuvent le traverser grâce

ve bunun sayesinde karşıya geçebiliyorlar

Je vis l'instituteur traverser la rue.

Öğretmenin caddeyi yürüyerek geçtiğini gördüm.

Pouvez-vous traverser à la nage ?

Buradan yüzerek geçebilir misiniz?

L'inondation m'empêcha de traverser la rivière.

Sel, nehri geçmemi engelledi.

Nous l'avons vu traverser la rue.

Onu caddeyi geçerken gördüm.

Je l'ai vue traverser la rue.

Onun caddeyi geçtiğini gördüm.

Où pouvons-nous traverser le ruisseau ?

Akarsuyu nerede geçebiliriz.

Je viens de traverser une épreuve.

Sadece çile yaşadım.

J'ai aidé une vieille femme à traverser.

Yaşlı bir bayanın geçmesine yardımcı oldum.

J'ai vu un chien traverser la rue.

Bir köpeğin caddeyi geçtiğini gördüm.

Je l'ai aidé à traverser la rue.

Onun caddeyi geçmesine yardım ettim.

Je vis les enfants traverser la rue.

Çocukları caddeden karşıya geçerken gördüm.

Il faut traverser le lac en bateau.

Gölü tekneyle geçmeliyiz.

Merci de m'aider à traverser la route.

- Yolu karşıdan karşıya geçmemde yardımcı olduğun için teşekkür ederim.
- Yolu geçmeme yardımcı olduğun için teşekkürler.

Tom avait peur de traverser la route.

Tom yolu geçmeye korkuyordu.

Ça prendra du temps de traverser ça.

Onunla uğraşmak zaman alacak.

- Je vis un chien traverser la rivière en nageant.
- J'ai vu un chien traverser la rivière en nageant.

Ben bir köpeğin nehrin karşısına yüzdüğünü gördüm.

Pouvez-vous traverser la rivière à la nage ?

Nehri yüzerek geçebilir misin?

Je peux voir des personnes traverser la rue.

Bazı insanların caddeyi yürüyerek geçtiğini görebiliyorum.

Pour traverser la rue, appuyez sur ce bouton.

Caddeyi geçmek için bu düğmeye basın.

J'aimerais bien traverser les États-Unis en décapotable.

Ben üstü açık bir arabayla ABD çapında dolaşmak isterim.

Évitez de traverser cette rue quand il pleut.

Yağmur yağarken bu caddeyi geçmekten kaçının.

J'ai vu une vieille dame traverser la rue.

Yaşlı bir kadının caddeyi geçtiğini gördüm.

Les piétons doivent traverser seulement au feu vert.

Yayalar sadece yeşil ışıkta geçmelidirler.

Merci de m'avoir aidée à traverser la rue !

Caddeyi geçmeme yardım ettiğin için teşekkür ederim.

Il était en train de traverser la rue.

O, caddeyi geçiyordu.

Je peux traverser la rivière à la nage.

Ben nehrin öbür yakasına yüzebilirim.

Il nous est impossible de traverser la rivière.

Bizim o nehri geçmemiz imkansız.

- Harry réussit à traverser la rivière à la nage.
- Harry a réussi à traverser la rivière à la nage.

Harry nehri yüzerek geçmeyi başardı.

- Il doit exister un moyen de traverser la rivière.
- Il doit y avoir un moyen de traverser la rivière.

Nehri geçmenin bir yolu olmalı.

- Elle a aidé le vieil homme à traverser la rue.
- Elle a aidé le vieil homme à traverser la route.

O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.

Traverser la jungle sans machette, ce n'est pas marrant.

Ormanda pala olmadan ilerlemek eğlenceli değil.

Je dois traverser la vallée pour rejoindre la montagne.

Vadinin altına geçip dağlara ulaşmalıyım. Ah!

Dernier homme à traverser le fleuve Niémen en Pologne.

Niemen Nehri'ni geçerek Polonya'ya giden son kişi oldu.

Vous êtes contraints de traverser les vestiges de l'entrepôt

o deponun kalıntıları içinden geçmek zorundasınız,

J'ai essayé de traverser la rivière à la nage.

Nehri yüzerek geçmeyi denedim.

Son père pouvait traverser la rivière à la nage.

Onun babası nehri yüzerek geçebiliyordu.

Regarde de chaque côté avant de traverser la rue.

Caddeyi geçmeden önce her iki yöne bak.

J'ai aidé une vieille dame à traverser la rue.

Yaşlı bir kadının caddeyi geçmesine yardım ettim.

Il est très agréable de traverser l'océan par bateau.

Gemi ile okyanusu geçmek çok güzel.

Attends le signal vert avant de commencer à traverser.

Geçmeye başlamadan önce yeşil sinyali bekle.

Nous parvînmes à traverser la rivière à la nage.

- Nehri yüzerek geçebildik.
- Biz nehirde yüzmeyi başardık.

Tom a vu un gros rat traverser la rue.

Tom caddeyi geçerken büyük bir sıçan gördü.

Le chien loup aide l'aveugle à traverser la rue.

Rehber köpek, kör adamın sokağı geçmesine yardımcı olur.

Pour traverser avec la corde, appuyez sur "gauche", puis "OK".

Halatla karşıya geçmek istiyorsanız "Sol" ve "Tamam" tuşlarına basın.

Je ne veux pas m'éterniser là-dessus. Je dois traverser.

Tamam, bunun üzerinde oyalanmak istemiyorum. Karşıya geçmeliyim.

J'évite de traverser la rue ici si je suis pressé.

Eğer acelem varsa burada caddeyi geçmekten kaçınırım.

Il a échoué dans la tentative de traverser l'océan pacifique.

O, Pasifik Okyanusu boyunca yelkenli ile gitme girişiminde başarısız oldu.

Il a été vu en train de traverser la route.

O, caddeyi geçerken görüldü.

Le typhon va peut-être traverser la région du Tohoku.

Tayfun Tohoku bölgesini geçebilir.

Elle a aidé le vieil homme à traverser la route.

O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.

Il a réussi à traverser la rivière à la nage.

Nehri yüzerek geçmeyi başardı.

Il a tenté de traverser la rivière à la nage.

Nehri yüzerek geçmeye çalıştı.

Je suis capable de traverser la rivière à la nage.

Nehri yüzerek geçebilirim.

Elle a été capable de traverser l'océan Pacifique en bateau.

O tekneyle Pasifik Okyanusu'nu geçmeyi başardı.

Tom a aidé la vieille dame à traverser la rue.

Tom yaşlı bayanın caddeyi geçmesine yardım etti.

- Je veux te donner de l'argent pour t'aider à traverser ces vicissitudes.
- Je veux te donner de l'argent pour t'aider à traverser ces temps difficiles.
- Je veux vous donner de l'argent pour vous aider à traverser ces vicissitudes.
- Je veux vous donner de l'argent pour vous aider à traverser ces temps difficiles.

Bu zor zamanlarda sana yardım etmek için sana biraz para vermek istiyorum.

« Ils nous aident à traverser les moments difficiles de la vie. »

"Hayattaki zorlukları aşmamızı sağlıyorlar."

Je suis en mesure de traverser la rivière à la nage.

Nehri karşıdan karşıya yüzebilirim.

Il ne faut pas traverser s'il y a le feu rouge.

Kırmızı ışık varsa geçmemelisin.

Tom proposa de nous faire traverser la rivière dans son bateau.

Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.

La rivière est peu profonde ici. On peut traverser à pied.

Nehir burada sığ. Yürüyerek geçebiliriz.

Pour le garçon, traverser la rivière à la nage était impossible.

Çocuğun nehri yüzerek geçmesi imkansızdı.

Je fus en mesure de traverser la rivière à la nage.

Ben nehri karşıdan karşıya yüzebildim.

Ceux qui ont réussi à traverser ont été piétinés par les éléphants.

Geçmeye çalışanlar ise filler tarafından ezildiler.

Jim regarda à droite et à gauche avant de traverser la rue.

Jim caddeyi geçmeden önce sağa ve sola baktı.

On peut éprouver des difficultés à traverser des terres de nature inconnue.

Alışık olunmayan araziyi geçmek zor olabiliyor.

Pour traverser le fleuve, tu peux utiliser un bateau ou le pont.

Nehri geçmek için bir tekne ya da köprüyü kullanabilirsiniz.

Le crocodile captura le gnou alors qu'il tentait de traverser la rivière.

Timsah antilopu nehri geçerken tuzağa düşürdü.

Il a été en mesure de traverser la rivière à la nage.

O bir şekilde nehri yüzerek geçebildi.

- Pensez-vous qu'il soit dangereux, pour moi, de traverser la rivière à la nage ?
- Penses-tu qu'il soit dangereux, pour moi, de traverser la rivière à la nage ?

Nehri yüzerek geçmemin tehlikeli olduğunu düşünüyor musun?

Et je suis allée traverser la frontière pour rentrer chez moi au Mexique.

sınırı geçip Meksika'daki evime gidiyordum.

Comment peut-on observer le cerveau si on ne peut pas traverser l’os ?

Kemiğin içini göremeden beynin içini görmeyi nasıl planlıyorsunuz?''

Attacher la corde de ce côté-ci, et je m'en servirai pour traverser.

Halatı bu tarafa bağlayacağım ve karşıya geçmek için onu bir hat gibi kullanacağım.

Harold Godwinson marcha très vite jusqu'à York, et continua de traverser York, et

Harold Godwinson çok hızlı bir şekilde York'a yürüdü ve York'ta yürümeye devam etti

Il était impossible pour le garçon de traverser la rivière à la nage.

Çocuğun nehri yüzerek geçmesi imkansızdı.

Elle a échoué dans sa tentative de traverser la Manche à la nage.

- Kanal'ı yüzerek geçme planları suya düştü.
- Manş denizini yüzerek geçme girişiminde başarısız oldu.

Il a échoué dans sa tentative de traverser la rivière à la nage.

O, nehri yüzerek geçme girişiminde başarısız oldu.

Combien de temps cela prendrait-il pour traverser la rivière à la nage ?

Nehrin öbür yakasına yüzmek ne kadar sürer?

Il était impossible pour le garçon de traverser cette rivière à la nage.

Çocuğun o nehrin karşısına yüzmesi imkansızdı.