Translation of "Vis" in Turkish

0.063 sec.

Examples of using "Vis" in a sentence and their turkish translations:

- J'y vis seul.
- J'y vis seule.

Orada tek başıma yaşıyorum.

- Vivez.
- Vis.

Yaşa.

N'ayez d'intolérance que vis-à-vis de l'intolérance.

Sadece hoşgörüsüzlüğe hoşgörü gösterme.

- Je vis à proximité.
- Je vis près d'ici.

Buraya yakın yaşıyorum.

- Je vis seul ici.
- Je vis seule ici.

Burada yalnız yaşıyorum.

Vis et apprends.

- Yaşa ve öğren.
- Yaşayın ve öğrenin.

Je vis encore.

Hâlâ hayattayım.

Vis-tu seule ?

Yalnız mı yaşıyorsun?

Je vis confortablement.

Ben konfor içinde yaşıyorum.

Je le vis.

Onu gördüm.

Resserre cette vis !

Bu vidayı sıkın.

- Je vis à proximité.
- Je vis dans le coin.

Yakında oturuyorum.

Nous sommes égaux vis-à-vis de la loi.

- Biz hukukun gözünde eşitiz.
- Biz yasal olarak eşitiz.

Quels sont vos sentiments vis-à-vis de la guerre ?

Savaş hakkında nasıl hissediyorsun?

- Je vis ici, désormais.
- Je vis ici, à l'heure actuelle.

Şimdi burada yaşıyorum.

Il est tolérant vis-à-vis de la religion d'autrui.

O başkalarının dinsel inançlarına karşı hoşgörülüdür.

- Je vis dans une ville.
- Je vis dans une commune.

Ben bir kasabada yaşıyorum.

Je vis dans l'Himalaya.

Himalayalar'da yaşıyorum.

Je vis en ville.

Şehirde yaşıyorum.

Cette vis est desserrée.

Bu vida gevşek.

Je vis à Moscou.

Moskova'da yaşıyorum.

Je vis en Turquie.

- Türkiye'de yaşıyorum.
- Türkiye'de yaşarım.

Je vis à Kobe.

Ben, Kobe'de yaşıyorum.

Je vis à Hyogo.

Hyogo'da yaşıyorum.

Je vis à Milan.

Milano'da yaşıyorum.

Je vis au Japon.

- Ben Japonya'da yaşıyorum.
- Japonya'da yaşıyorum.

Je vis à l'hôtel.

Bir otelde yaşıyorum.

Je la vis nue.

Onu çıplak gördüm.

Je vis à Tokyo.

Tokyo'da yaşıyorum.

Je vis trop loin.

Çok uzakta yaşıyorum.

Je vis en Australie.

Ben Avustralya'da yaşıyorum.

Où vis-tu exactement ?

Tam olarak nerede yaşıyorsun?

Je vis en Hongrie.

Ben Macaristan'da yaşıyorum.

Je vis en Europe.

Avrupa'da yaşıyorum.

Où vis-tu dernièrement?

Bu günlerde nerede yaşıyorsun?

Je vis à Canton.

Canton'da yaşıyorum.

Je vis avec lui.

Onunla yaşıyorum.

Je vis en Indonésie.

Endonezya'da yaşıyorum.

Je vis au Qatar.

Katar'da oturuyorum.

Je vis mon rêve.

Hayalimi yaşıyorum.

Je vis à Yokohama.

Yokohama'da yaşıyorum.

Je vis à Bialystok.

Białystok'ta yaşıyorum.

Il manque une vis.

Bir vida eksik.

Je vis ailleurs maintenant.

Şimdi başka bir yerde yaşıyorum.

Je vis à Istanbul.

İstanbul'da yaşıyorum.

- Je vis en zone rurale.
- Je vis dans une zone rurale.

Kırsal bir alanda yaşıyorum.

- Je ne me suis jamais senti ainsi vis à vis de quiconque auparavant.
- Je ne me suis jamais sentie ainsi vis à vis de quiconque auparavant.

Daha önce birisi hakkında hiç bu şekilde hissetmedim.

- Je vis une petite maison au loin.
- Je vis un cottage au loin.
- Je vis un chalet au loin.

Uzakta bir kulübe gördük.

Projet 87 n'était en fait qu'un défi vis-à-vis de Davidson :

Project '87, Davidson'a karşı sadece bir meydan okumaydı:

- Je vis seul dans cette maison.
- Je vis seule dans cette maison.

Bu evde tek başına yaşıyorum.

- Il te faut resserrer ces vis.
- Il vous faut resserrer ces vis.

Sen o vidaları sıkmak zorundasın.

L'Inde a obtenu l'indépendance vis-à-vis du Royaume-Uni en 1947.

Hindistan İngiltere'den bağımsızlığını 1947 yılında kazandı.

- Comment savez-vous où je vis ?
- Comment sais-tu où je vis ?

Nerede yaşadığımı nasıl biliyorsun?

- Je vis dans une petite ville.
- Je vis dans une petite commune.

Ben küçük bir kasabada yaşıyorum.

Je vis à Dallas maintenant.

Dallas'ta yaşıyorum.

Je vis en zone transfrontalière.

Sınır bölgelerinde yaşıyorum.

En Suède, où je vis,

İsveç'te yaşıyorum,

Tu ne vis pas ici.

- Sen burada yaşamıyorsun.
- Sen burada oturmuyorsun.

Je vis dans la maison.

Evde yaşıyorum.

Je vis dans un duplex.

Ben iki katlı bir evde yaşarım.

Je vis avec un hérisson.

Bir kirpi ile yaşıyorum.

Je vis près d'un barrage.

Ben bir baraj yakınında yaşıyorum.

Je vis avec mes parents.

Ailemle birlikte evde yaşıyorum.

C'est là que je vis.

Bu yaşadığım yerdir.

Je vis assez près d'ici.

Buraya oldukça yakın yaşıyorum.

Tu vis dans mon cœur.

Kalbimde yaşıyorsun.

Sur quelle planète vis-tu ?

- Hangi gezegende yaşıyorsun?
- Sen hangi dünyada yaşıyorsun?

Je vis actuellement à Boston.

Şu anda Boston'da yaşıyorum.

- Je vis seul.
- J'habite seul.

- Yalnız yaşıyorum.
- Ben yalnız yaşıyorum.

Espère, tant que tu vis !

Yaşarken umut et.

Je vis avec ma colocataire.

Ev arkadaşımla birlikte yaşıyorum.

Je vis et travaille ici.

Burada yaşıyorum ve çalışıyorum.

Je vis ici depuis longtemps.

Ben uzun zamandır burada yaşıyorum.

Je vis sur un bateau.

Bir teknede yaşıyorum.

Où vis-tu en Turquie ?

Türkiye'de nerede yaşıyorsun?

- Je ne vis pas par ici.
- Je ne vis pas dans le coin.

Buralarda yaşamıyorum.

- Je sais que c'est là que tu vis.
- Je sais que tu vis ici.

Burada yaşadığını biliyorum.

- J'y ai vu ma sœur.
- Je vis là ma sœur.
- J'y vis ma sœur.

Ben orada kız kardeşimi gördüm.

Il est obséquieux avec ses supérieurs et arrogant vis-à-vis de ses subalternes.

O üstlerine karşı yaltakçı ve astlarına karşı kibirlidir.

Car maintenant, je vis ces statistiques.

Çünkü şimdi, bu istatistikleri bizzat yaşıyorum.

Je vis l'instituteur traverser la rue.

Öğretmenin caddeyi yürüyerek geçtiğini gördüm.

Je vis une ville au loin.

Uzakta bir kasaba gördüm.

Je vis une maison au loin.

Uzakta bir ev gördüm.

Je vis au jour le jour.

Ben günden güne yaşıyorum.

Je vis une mouche au plafond.

Tavanda bir sinek gördüm.