Examples of using "Poignée" in a sentence and their turkish translations:
Kolunu bırakın.
Sadece bu kolu çevirin.
Sürahinin sapı kırıldı.
Tokmağı çevir ve kapıyı aç.
O, kapı tokmağını yavaşça çevirdi.
Sadece bir avuç dolusu insan gerçeği biliyor.
avuç içi kadar insanı inanılmaz zengin yapıyor.
Sıkı bir tokalaşmayla ayrıldılar.
Tom eğildi ve bir avuç dolusu kum aldı.
O, sol eli ile kapı kolunu çevirdi.
Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.
Ben masonların gizli bir tokalaşması olduğunu duydum.
Geçen yıl Cumhurbaşkanı ile tokalaştığımı asla unutmayacağım.
Oğlan bir avuç yer fıstığı topladı ve onları küçük bir kutuya koydu.
yeni ücretli hastalık izni yasalarını zorladılar. Ve bir avuç kadar yerde bunu başardılar.
Polislerin kapı tokmağında buldukları tek parmak izleri Tom'unkilerdi.
Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.