Translation of "Pieds" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Pieds" in a sentence and their turkish translations:

- Lave tes pieds.
- Lave-toi les pieds.

Ayaklarını yıka.

- Tes pieds sont sales.
- Vos pieds sont sales.

Ayaklarınız kirli.

Lave tes pieds.

Ayaklarını yıka.

J'étais pieds nus.

Yalın ayaktım.

- Tu seras bientôt sur pieds.
- Vous serez bientôt sur pieds.

Yakında iyileşeceksin.

Tom nettoya ses pieds.

Tom ayaklarını yıkadı.

Mes pieds sont froids.

Ayaklarım üşüyor.

Ils marchent pieds nus.

Onlar ayakkabı olmadan yürüyorlar.

Vos pieds sont sales.

Ayaklarınız kirli.

J'ai froid aux pieds.

Ayaklarım üşüyor.

Il fixa ses pieds.

O ayaklarına baktı.

Tom fixa ses pieds.

Tom ayaklarına baktı.

Il marchait pieds nus.

Çıplak ayak yürüdü.

Mes pieds sont douloureux.

Ayaklarım ağrıyor.

Mes pieds sont enflés.

Ayaklarım şişti.

Tom était pieds nus.

Tom yalınayaktı.

Il mesure cinq pieds.

O beş fit boyunda.

Mes pieds sentent mauvais.

Ayaklarım pis kokuyor.

- Essuyez-vous les pieds avant d'entrer.
- Essuie-toi les pieds avant d'entrer.

İçeri girmeden önce ayaklarınızı silin.

- Mes pieds me sont une torture.
- Mes pieds me font beaucoup souffrir.

Ayaklarım beni mahvediyor.

Une table a quatre pieds.

Bir masanın dört bacağı var.

J'ai des ampoules aux pieds.

- Ayaklarımda şişlikler var.
- Ayaklarım su topladı.

Mettons la fête sur pieds.

Partiye devam edelim.

Les enfants lavèrent leurs pieds.

Çocuklar ayaklarını yıkadı.

Il a de petits pieds.

Onun küçük ayakları var.

Le cheval a quatre pieds.

Atın dört tane ayağı vardır.

Elles ont les pieds sales.

Onların ayakları kirli.

Vous avez les pieds sales.

Kirli ayaklarınız var.

Je serai sur pieds demain.

Yarın ayakta olacağım.

Elle a de petits pieds.

Onun küçücük ayakları var.

Il a de grands pieds.

Onun büyük ayakları var.

Ils sont tous pieds nus.

Onların hepsi yalın ayak.

Ça vous fera les pieds.

Sadece kendini suçlamak zorundasın.

J'aime me promener pieds nus.

Çıplak ayakla dolaşmayı severim.

Ne sois pas casse-pieds !

Baş belâsı olma!

Tu as nettoyé tes pieds.

Sen ayaklarını temizledin.

Mes deux pieds sont enflés.

Her iki ayağım da şişmiş.

As-tu les pieds plats ?

Düztaban mısın?

Mes pieds me font mal.

- Ayaklarım ağrıyor.
- Ayaklarım acıyor.

Elle avait les pieds glacés.

Onun ayaklarıyakları donmuştu.

Nous nous lavons les pieds.

Ayaklarımızı yıkadık.

Le ciel est sous leurs pieds

Cennet onların ayağının altındadır

Tous les garçons regardèrent leurs pieds.

Tüm oğlanlar tepeden baktı.

Essuie tes pieds sur le tapis.

Ayakkabılarını paspasta sil.

Elle a les pieds en dedans.

O güvercin parmaklı.

Je me suis frotté les pieds.

Ayaklarımı ovaladım.

Les pieds de Tom étaient froids.

Tom'un ayakları soğuktu.

Je me suis lavé les pieds.

- Ben ayaklarımı yıkadım.
- Ayağımı yıkadım.

J'adore marcher pieds nus dans l'herbe.

Çimlerin üzerinde çıplak ayakla dolaşmayı severim.

Je n'ai pas regardé mes pieds.

Ayaklarıma bakmadım.

- Elles se peignirent les ongles de pieds.
- Elles se sont peint les ongles de pieds.

Onlar ayak tırnaklarını boyadı.

- Mes pieds sont petits comparés aux tiens.
- Mes pieds sont petits par rapport aux tiens.

Ayaklarım seninkilere kıyasla küçük.

- Il lui fit un massage des pieds.
- Il lui a fait un massage des pieds.

O ona bir ayak masajı yaptı.

Mes mains et mes pieds sont enflés.

Benim ellerim ve ayaklarım şişti.

J'ai senti quelque chose toucher mes pieds.

Ayaklarıma bir şey dokunduğunu hissettim.

Le voleur était pieds et poings liés.

Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.

Il n'a pas les pieds sur terre.

O aklı başında davranmıyor.

Ses chaussures lui font mal aux pieds.

Ayakkabıları onun ayaklarını acıtıyor.

Il fait presque six pieds de haut.

O, neredeyse altı fit boyundadır.

Un yard est égal à trois pieds.

Bir yarda üç fite eşittir.

Il m'observa de la tête aux pieds.

Bana baştan aşağı baktı.

Enchainons tes pieds avec des entraves d'argent.

Gümüş prangalarla ayaklarını zincirleyelim.

Tom essuya ses pieds sur le paillasson.

Tom ayaklarını paspasa sildi.

Mes pieds sont tout le temps froids.

Ayaklarım hep soğuk.

Ma sœur est une telle casse-pieds !

Kız kardeşim bir baş belası gibi!

J'ai les doigts de pieds qui gèlent.

Benim ayak parmakları donuyor.

Tom courait pieds nus sur la plage.

Tom sahilde çıplak ayakla koştu.

- Si tu te mouilles les pieds, tu attraperas froid.
- Si vous vous mouillez les pieds, vous attraperez froid.

Ayaklarınız ıslanırsa, üşütürsünüz.

- Vous allez être sur pieds.
- Vous allez vous remettre.
- Tu vas te remettre.
- Tu vas être sur pieds.

İyi olacaksın.

Placez vos pieds à plat sur le sol,

ayak tabanlarınız yere değecek şekilde olsun ,

« Sera-t-il bientôt sur pieds ? » « Je l'espère. »

"Yakında iyileşecek mi?" " Öyle umuyorum."

Il la regarda de la tête aux pieds.

Tepeden tırnağa ona baktı.

À la maison, je préfère marcher pieds nus.

- Evde çıplak ayakla gitmeyi tercih ederim.
- Evde çıplak ayakla gezmeyi tercih ederim.

Jérôme a mis les pieds dans le plat.

Jérôme ayaklarını tabağın içine koydu.

Nous nous servons de nos pieds pour marcher.

Ayaklarımızı yürümek için kullanırız.

Elle était trempée de la tête aux pieds.

Tepeden tırnağa sırılsıklam olmuştu.

Regarde où tu mets les pieds, bon sang !

- Hey! Ayaklarını nereye koyduğuna bak, lütfen!
- Hey! Ayaklarını koyduğun yere bak, lütfen!

Il est partisan de la course pieds nus.

O yalınayak çalışan bir avukat.

Je ne veux pas me mouiller les pieds.

Ayaklarımın ıslanmasını istemiyorum.

N'aie pas peur de te mouiller les pieds.

Ayaklarını ıslatmaktan korkma.

Mes pieds sont plus petits que les tiens.

Ayaklarım seninkilerden daha küçük.

Il était trempé des pieds à la tête.

O tamamen ıslaktı.

Tom n'est pas habitué à marcher pieds nus.

Tom yalınayak yürümeye alışkın değildir.

- Vos pieds vous conduiront là où est votre cœur.
- Vos pieds vous conduiront là où votre cœur se trouve.

Ayaklarınız sizi kalbinizin olduğu yere götürecektir.

- Ça ne te ferait rien de me frotter les pieds ?
- Ça ne vous ferait rien de me frotter les pieds ?

- Ayaklarımı ovmamdan rahatsız olur musun?
- Ayaklarımı ovalar mısın?

Des milliers de kilomètres qu'ils plient leurs petits pieds

binlerce kilometreyi o küçücük ayaklarıyla kat ediyorlar

- Les humains ont deux pieds.
- Les humains sont bipèdes.

İnsanların iki ayağı vardır.

Kate essaye de marcher sur la pointe des pieds.

Kate parmak ucunda yürümeyi deniyor.

C'est sombre, alors regardez où vous mettez les pieds.

Hava karanlık, bu yüzden adımlarına dikkat et.

J'ai mal aux pieds parce que j'ai trop marché.

Çok yürüdüğüm için ayaklarım ağrıyor.

Ce type marche avec les pieds tournés vers l'intérieur.

O adam güvercin-parmaklı yürüyor.

- Vos pieds sont enflés car vos chaussures sont trop petites.
- Tes pieds sont gonflés parce que tes chaussures sont trop petites.

Ayakkabıların çok küçük olduğu için ayakların şişmiş.

- Mets tes bottes en caoutchouc, sinon tu auras les pieds mouillés !
- Mettez vos bottes en caoutchouc, sinon vous aurez les pieds mouillés !

Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız!