Translation of "Lave" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Lave" in a sentence and their turkish translations:

Lave !

Yıka.

Lave-toi !

Yıkan!

- Lave tes pieds.
- Lave-toi les pieds.

Ayaklarını yıka.

Lave tes pieds.

Ayaklarını yıka.

Il se lave.

O kendini yıkıyor.

Je me lave.

Kendimi yıkarım.

Lave le bureau !

Yazı masasını yıkayın.

Lave bien tes mains.

Ellerinizi iyice yıkayın

- Lave-toi !
- Lavez-vous !

Yıkayın.

Descends et lave-toi !

Aşağı in ve yıkan.

Lave-toi les mains.

Ellerinizi yıkayın.

Il lave sa voiture.

O, arabasını yıkıyor.

Anita lave la cuve.

Anita küveti yıkıyor.

Elle lave sa jupe.

Eteğini yıkıyor.

Il lave votre voiture.

O, arabanı yıkıyor.

Il lave ta voiture.

O, arabanı yıkıyor.

Elle lave la voiture.

O araba yıkar.

Elle lave une pomme.

Bir elma yıkıyor.

Je lave mes pommes.

Ben elmalarımı yıkarım.

Il lave ma salade.

O benim marulumu yıkar.

La lave est dangereuse.

Lav tehlikelidir.

J'ai un lave-vaisselle.

Bir bulaşık makinem var.

Je répare le lave-linge.

Çamaşır makinesini onarıyorum.

Il possède un lave-vaisselle.

Onun bir bulaşık makinesi var.

Nous avons un lave-vaisselle.

Bizim bir bulaşık makinemiz var.

Le lave-vaisselle est cassé.

Bulaşık makinesi bozuk.

Elle lave de la salade.

O marul yıkıyor.

Il lave de la salade.

O marul yıkıyor.

Elle lave le pull-over.

Kazağını yıkıyor.

Je me lave les mains.

Ellerimi yıkarım.

Je m'en lave les mains.

- Ben bundan elimi çekerim.
- Ben bundan elimi eteğimi çekerim.
- Ben bununla ilişiğimi keserim.

Tom se lave le visage.

Tom yüzünü yıkıyor.

Le lave-linge est hors-service.

Çamaşır makinesi bozuk.

Il lave la voiture chaque semaine.

O her hafta arabayı yıkar.

Les lampes à lave sont géniales.

Lava lambaları müthiştir.

Il lave la bicyclette chaque semaine.

O her hafta bisikleti yıkar.

Cet homme se lave les dents.

Bu adam dişlerini fırçalıyor.

Tom ne lave jamais sa voiture.

Tom asla arabasını yıkamaz.

La femme se lave le visage.

Kadın yüzünü yıkıyor.

Nous n'avons pas de lave-vaisselle.

Bizim bir bulaşık makinemiz yok.

Tu peux vider le lave-vaisselle ?

Bulaşık makinesini boşaltabilir misin?

- Lave la vaisselle !
- Lavez la vaisselle !

Bulaşıkları yıka.

Je me lave les cheveux quotidiennement.

Saçımı her gün yıkarım.

Je me lave beaucoup les mains.

- Ellerimi çok yıkıyorum.
- Ellerimi çok yıkarım.

Je lave les pommes de terre.

Patatesleri ben yıkıyorum.

Lave ton assiette, s'il te plaît.

- Tabağınızı yıkayın, lütfen.
- Tabağını yıka, lütfen.

Je n'ai pas de lave-vaisselle.

Benim bir bulaşık makinem yok.

- Je me lave les mains avant de déjeuner.
- Je me lave les mains avant le déjeuner.

Öğle yemeği yemeden önce ellerimi yıkarım.

Je me lave le visage chaque matin.

Her sabah yüzümü yıkarım.

Lave-toi le visage et les mains.

Yüzünü ve ellerini yıka.

Lave-toi les mains avec du savon.

Ellerinizi sabunla yıkayın.

Je lave la voiture de mon frère.

Erkek kardeşimin arabasını yıkıyorum.

Tom lave ses cheveux quasiment chaque jour.

Tom neredeyse her gün saçını yıkar.

- Lave-toi le visage.
- Lavez-vous le visage.

- Yüzünüzü yıkayın.
- Yüzünü yıka.

Lave-toi le visage avant d'aller à l'école.

Okula gitmeden önce yüzünü yıka.

Ne lave pas ton linge sale en public.

Kirli çamaşırlarını ortaya dökme.

Lave-toi les dents avant d'aller te coucher !

Yatmaya gitmeden önce dişlerini fırçala.

Je me lave les mains avant de manger.

Yemekten önce ellerimi yıkarım.

Tom se lave les cheveux tous les jours.

Tom her gün saçını yıkar.

Je me lave les mains avant le déjeuner.

Öğle yemeğinden önce ellerimi yıkarım.

Maman lave le chien parce qu'il est sale.

O kirli olduğu için annem köpeği yıkıyor.

Ma sœur lave ses chaussures tous les dimanches.

Kız kardeşim her pazar günü ayakkabılarını yıkar.

Il manque un lave-vaisselle dans la cuisine.

Mutfakta bir bulaşık makinesi yok.

Je lave ma voiture une fois par semaine.

Arabamı haftada bir kez yıkarım.

Est-ce que le lave-vaisselle a fonctionné ?

Bulaşık makinesi çalıştı mı?

Tom lave sa voiture une fois par semaine.

Tom haftada bir kez arabasını yıkar.

Marie ne se lave qu'à l'eau de source.

Mary sadece kaynak suyuyla yıkama yapar.

Le lave-vaisselle de Sami ne fonctionnait pas.

Sami'nin bulaşık makinesi çalışmıyordu.

Toutefois, seulement un sur dix se lave les mains

Yine de sadece onda biri, hastanın odasına girmeden önce

Je me lave les mains parce qu'elles sont sales.

Kirli oldukları için ellerimi yıkıyorum.

Je ne me lave pas les cheveux le matin.

Sabah saçımı yıkamam.

Ma sœur se lave les cheveux tous les matins.

Kız kardeşim her sabah saçını yıkar.

Lave-toi les mains, avant de toucher la nourriture !

Yiyeceğe dokunmadan önce ellerini yıka.

Le volcan Puyehue continue à cracher de la lave.

Puyehue Yanardağı lav püskürtmeye devam ediyor.

Pourriez-vous nous expliquer comment fonctionne le lave-vaisselle ?

Bulaşık makinesinin nasıl çalıştığını anlatabilir misin?

Je me lave les dents après le petit-déjeuner.

Kahvaltıdan sonra dişlerimi fırçalarım.

Je me lave les mains car elles sont sales.

Kirli oldukları için ellerimi yıkıyorum.

Je lave toujours mes soutiens-gorge à la main.

Sütyenlerimi her zaman elle yıkarım.

As-tu réussi à faire fonctionner le lave-vaisselle ?

Bulaşık makinesini çalıştırabildin mi?

Je lave toujours mes vêtements en fin de semaine.

Daima hafta sonları giysilerimi yıkarım.

Je lave ma voiture devant la maison sans problèmes.

Hiç sorun olmadan evin önünde arabamı yıkarım.

Tom se lave les cheveux sans utiliser de shampoing.

Tom şampuan kullanmadan saçını yıkar.

Quelque chose ne va pas avec le lave-vaisselle.

Bulaşık makinesinde bir sorun var.

Tom ne se lave les cheveux qu'une fois par semaine.

Tom sadece haftada bir kez saçını yıkar.

Les volcans ont craché des cendres et de la lave.

Volkanlar kül ve lav püskürttü.

Tom lave sa voiture au moins une fois par semaine.

Tom arabasını en az haftada bir kez yıkar.

Je me lave souvent les cheveux sans utiliser de shampoing.

Ben sık sık şampuan kullanmadan saçımı yıkarım.

- Lave-toi d'abord les mains.
- Lavez-vous d'abord les mains.

Önce ellerini yıka.

- Tu veux que je me lave d'abord les mains, n'est-ce pas ?
- Vous voulez que je me lave d'abord les mains, n'est-ce pas ?

Önce ellerimi yıkamamı istiyorsun, değil mi?

Tom ne lave pas la vaisselle. Il laisse cela à Marie.

Tom bulaşıkları yıkamıyor. Bunu Mary'ye bırakıyor.

- Il est en train de laver la voiture.
- Il lave la voiture.

- O arabayı yıkıyor.
- O araba yıkar.

Je me lave les cheveux chaque fois que je prends une douche.

Her duş aldığımda saçlarımı yıkarım.

Ce lave-vaisselle est trop grand. Il ne rentre pas sous le comptoir.

Bu bulaşık makinesi çok fazla büyük. Tezgahın altına sığmayacak.