Translation of "Paul" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Paul" in a sentence and their turkish translations:

- Paul s'habille très chic.
- Paul s'habille très classe.

Paul giyimine özen gösteren kimse.

Où est Paul ?

Paul nerede?

Paul parle beaucoup.

Paul çok konuşur.

Pierre connaît Paul.

- Peter Paul'u tanıyor.
- Peter Paul'u tanır.

T'as vu Paul aujourd'hui ?

Bugün Paul'ü gördün mü?

Paul respecte ses parents.

Paul ebeveynlerine saygı duyar.

Paul a téléphoné à l'instant.

- Paul az önce telefon etti.
- Paul demin aradı.
- Paul az önce aradı.

Paul est né à Rome.

Paul, Roma'da doğdu.

Paul vient juste de téléphoner.

Paul hemen az önce telefon etti.

Le livre appartient à Paul.

Kitap Paul'a ait.

Paul le poulpe avait raison.

Ahtapot Paul haklıydı.

Salut Paul. Occupé, comme d’habitude ?

Merhaba Paul.Her zamanki gibi meşgul mü?

Je suis Paul, ton colocataire.

Ben Paul, senin ev arkadaşın.

Paul doit donner sa démission.

Paul istifa etmelidir.

Je suis particulièrement satisfaite de Paul.

Özellikle şurada Paul'a bir bakın.

Paul est aussi ponctuel qu'une horloge.

Paul, saat gibi dakiktir.

Je confonds toujours John et Paul.

Ben her zaman, John'u Paul ile karıştırıyorum.

Paul leur a acheté un cadeau.

Paul onlara bir hediye aldı.

Allons à La Gargote de Paul.

Paul'ün lokantasına gidelim.

Un an après, Paul était né.

Bir yıl sonra, Paul doğdu.

Paul est plus vigoureux que Marc.

Paul Marc'tan daha güçlü.

Paul étudie très fort ces temps-ci.

Paul bu günlerde çok sıkı çalışıyor.

La réussite de Paul était un mythe.

Paul'ün başarısı bir efsaneydi.

L'un des apôtres de Jésus s'appelait Paul.

İsa'nın havarilerinden birinin adı Paulus'tu.

Paul a gagné beaucoup d'argent l'année dernière.

Paul geçen yıl çok para kazandı.

Quand je vivais encore en tant que Paul,

Hâlâ Paul olarak yaşadığım zamanlarda

« Paul est cloué au lit aujourd'hui. » « C'est dommage. »

"Paul bugün yatakta hasta." "Çok kötü."

Paul est venu à Rome pour me saluer.

Paul beni karşılamak için Roma'ya geldi.

Il est redevable à Pierre et à Paul.

Pierre ve Paul'a borçlu.

Par exemple, si Paul McCartney était dans votre groupe,

Paul McCartney'in bir grupta olduğunu dşünün.

Paul ne deviendrait pas arrogant, même s'il était riche.

Paul zengin olmasına rağmen kibirli olmadı.

Je dis que le livre de Paul sera lu.

Ben Paul'ün kitabının okunacağını söylüyorum.

Je me demande ce qui est arrivé à Paul.

Paul'e ne olduğunu merak ediyorum.

J'ai avancé le nom de Paul comme candidat possible.

Mümkün bir aday olarak Paul'ün adını önerdim.

Nous n'arrivions pas à comprendre ce que Paul voulait faire.

Biz Paul'ün ne yapmak istediğini çözemedik.

La famille de Paul passe l'été sur la côte chaque année.

Paul'un ailesi yaz mevsimini her yıl deniz kenarında geçiriyor.

Paul est une personne tellement sympathique qu'il plaît à tout le monde.

Paul öyle hoş bir adam ki herkes ondan hemen hoşlanıyor.

J'ai dit que Paul était sorti, mais que Mary était à la maison.

Paul'ün dışarıda olduğunu ancak Mary'nin evde olduğunu söyledim.

Sur le fait que des gars comme Paul écoutent et fassent ce qu'il faut.

ve doğru şeyi yapması arasında muallakta olan çok fazla şey var.

- Je suis désolé mais Paul s'est porté malade et j'aurais besoin que vous effectuiez sa garde.
- Je suis désolé mais Paul s'est porté malade et j'aurais besoin que vous effectuiez son service.

Üzgünüm ama Paul hasta olduğunu bildirmek için aradı ve benim sana onun vardiyasını çalışman için ihtiyacım olacak.