Examples of using "Panier" in a sentence and their turkish translations:
Sepet boştu.
Bir kova elma getir.
Her şeyi sepetime koy.
Sepet çileklerle doluydu.
Meyve sepette.
Sepetteki elmaları say.
İşte meyve dolu bir sepet.
Kedi sepetten çıktı.
İşte sebzelerle dolu bir sepet.
Kedi, sepetinde.
Herhangi bir siteye gidin, sepetinize ekleyin
Mary sepeti masaya koydu.
Onun çilek dolu bir sepeti var.
Sepette başka ne vardı?
Çiçeklerle dolu bir sepet taşıyordu.
Onun elma dolu bir sepeti vardı.
Onun çiçek dolu büyük bir sepeti var.
Sepetteki muzların yarısı çürümüştü.
Sepette birkaç elma var.
Tüm kaynaklarını aynı işe yatırma.
- Sepette birçok çürük elmalar vardı.
- Sepette bir sürü çürük elma vardı.
Köpek ve kedi bir sepet içinde birlikte uyuyor.
Sepette bazı iyi elmalar var.
Sepet elmalarla doluydu.
Bir bambu bisikletin nasıl yapıldığıma dair yönergeler aldık.
Onlar kaymak tabaka.
Bu konuları bir bütün olarak ele alma. Hepsine ayrı ayrı kafa yorman gerekiyor.
O takım her zaman alt sıralarda.
- Bir baş soğan bir kazanı kokutur.
- Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır.
Bir barda bir taburede oturan denizci çırağı balık ve cips sepetini beklerken bir bira ısmarladı.
Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.