Examples of using "Plein" in a sentence and their turkish translations:
Bol miktarda su iç.
Onu tam doldurun.
Bunlardan çok sayıda toplayıp
Bunlardan çok sayıda toplayıp...
Bir sürü arkadaşım var.
Pek çok fikrim var.
Doğru kuzeye gittik.
Tom umutlu görünüyor.
Onların bol miktarda suyu var.
Onların bol paraları var.
İçinde bir sürü reçine yağı var.
- O, tutku dolu.
- O, hırs doludur.
O, konuşma sanatında yeteneklidir.
Otobüs doluydu.
Konteyner dolu.
Çok zamanın vardı.
Çanta dolu.
Bardağım dolu.
- O kişi çok enerjik.
- O enerji doludur.
Tom duygusaldır.
Depo doludur.
Otobüs dolu.
Tom hırs dolu.
Lütfen depoyu normal benzinle doldurun.
Lütfen doldurun.
O, avanta para kazanıyor.
daha kompleks değişimlere uğramaya hazır,
ve böylece çok fazla duman çıkacak
Kova suyla doluydu.
O, çok yaratıcı bir yazardır.
Dünya aptallarla dolu.
Tom çekici.
Bu çocuk çok meraklı.
O hâlâ enerji dolu.
- Hoverkraftım müren dolu.
- Hoverkraftım yılanbalığı dolu.
Restoran dolu değildi.
Bir sürü şarabımız var.
Bol miktarda su var.
- Eline epey fırsat geçmişti senin.
- Karşına çok fırsat çıkmıştı.
Ben tam zamanlı çalışıyorum.
Gökyüzü yıldızlarla doluydu.
Tom becerikli.
O geleceği parlak bir genç.
Tom'un tam zamanlı işi var.
Dünya aptallarla dolu.
Ben bir sürü soru sordum.
Bardak su doludur.
Restoran her zaman tıka basa doludur.
Parti en civcivli döneminde.
- Evren gizemlerle dolu.
- Evren sırlarla dolu.
Bir sürü havuç yerim.
O, maceralarla dolu bir yolculuktu.
Onların çok zamanı vardı.
Gönüllü olarak mı buradasın?
Bu şeyin içi yağla dolu.
Ama içinde bir sürü iyi besin maddesi var.
Daha fazla istemiyorum, teşekkür ederim. Ben tokum.
Bu salon insanlarla doluydu.
Ben çok istiyorum.
Bahçe çiçeklerle doluydu.
- Çocuk büyük bir potansiyele sahip.
- Çocuğun parlak bir geleceği var.
- Çocuğun geleceği parlak.
- Çocuk parlak bir geleceğe sahip.
- Çocuk parlak bir gelecek vâât ediyor.
- Çocuk vaat dolu.
Benim evim güneye bakıyor.
Benim sabit disk neredeyse dolu.
Bardak süt doludur.
İşte meyve dolu bir sepet.
Çocuk toktu.
Onu gönüllü olarak yaptım.
Otobüs tamamen doluydu.
O, neşe doluydu.
Park insanlarla doluydu.
- Midem dolu.
- Karnım tok.
Bol yiyeceğim var.
Bir sürü fikrim var.
Bir sürü iyi restoran biliyorum.
Bol ışık var.
Çok kaya var.
Sinema full dolu.
Bugün güven doluyum.
Mağaza çok kalabalıktı.
Onların bol zamanı var.
Birçok cümle yazmak istiyorum.
Bu tam zamanlı iş.
Bana su dolu bir bardak verin.
Bar tıka bas doluydu.
Tam zamanlı bir işim var.
Bir sürü güzel insanla tanıştım.
Bu alan buğday dolu.
Bu kitap hatalarla dolu.
O çocuk yaramazlık doludur.
İşte sebzelerle dolu bir sepet.
Japonya sürprizlerle dolu.