Translation of "Sorti" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Sorti" in a sentence and their turkish translations:

Il est sorti.

- O dışarı gitti.
- O gitti.

Il est actuellement sorti.

O şimdi dışarda.

Il est déjà sorti.

O zaten dışarı gitti.

Mon père est sorti.

Babam dışarıda.

Je suis sorti déjeuner.

- Öğle yemeğine çıktım.
- Öğle yemeği için dışarı çıktım.

Il a sorti un œuf.

O, bir yumurta çıkardı.

Il a sorti un cahier.

O bir defter çıkardı.

L'iPhone 5 est sorti hier.

iPhone 5 dün piyasaya sürüldü.

Ce n'est pas encore sorti.

Henüz bitmedi.

Nous avons sorti les poubelles.

Çöp kutularını dışarı koyduk.

Je suis sorti pour dîner.

Akşam yemeğine dışarı çıktım.

Es-tu sorti hier soir ?

Dün gece dışarıda mıydın?

Il a sorti un calepin.

O, dizüstü bilgisayarı çıkardı.

Ce jeu est sorti hier.

Bu oyun dün çıktı.

Tu as sorti les poubelles.

Sen çöp kutularını çıkardın.

J'étais déjà sorti lorsqu'ils arrivèrent.

Onlar geldiklerinde ben zaten ayrılmıştım.

- Je suis sorti dehors tôt le matin.
- Je suis sorti tôt le matin.

Bu sabah dışarı erken çıktım.

- Es-tu sorti le moins du monde ?
- Êtes-vous sorti le moins du monde ?

Hiç dışarı çıktın mı?

- Elle a appelé pendant que j'étais sorti.
- Elle a appelé tandis que j'étais sorti.

O, ben dışardayken aradı.

Quand nous avons sorti le jeu,

Oyunu piyasaya sürdüğümüzde

Il est sorti sous la pluie.

O yağmurda dışarı gitti.

Il est sorti de sa coquille.

O, kabuğundan çıktı.

Tom est sorti de la pièce.

- Tom odadan çıktı.
- Tom odayı terk etti.

Tom est sorti de sa cachette.

Tom saklandığı yerden çıktı.

Rien de bon n'en est sorti.

Bundan iyi bir şey çıkmadı.

Mouammar Kadhafi s'en est sorti indemne.

Muammer Kaddafi sağ salim kurtuldu.

Je l'ai sorti faire une promenade.

Bir yürüyüş yaptırmak için onu çıkardım.

Il s'est habillé et est sorti.

Giyindi ve çıktı.

Je suis sorti avec mes amis.

Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.

Ils ont sorti un nouvel album.

Onlar yeni bir albüm çıkardı.

Tom est sorti par la fenêtre.

Tom pencereden çıktı.

Le chat est sorti du panier.

Kedi sepetten çıktı.

Je suis sorti avec mon ami.

Arkadaşımla dışarı çıktım.

Tom s'est sorti indemne des débris.

Tom enkazdan yara almadan kurtuldu.

- Tom est sorti pour prendre un bol d'air.
- Tom est sorti respirer de l'air frais.

Tom temiz hava almak için dışarı çıktı.

Il est effectivement sorti de son bureau

Hakikaten de geldi

Maru est sorti de sous la table.

Maru emekleyerek masanın altından geçti.

M. Tanabe est sorti pour le moment.

Bay Tanabe şimdi dışarıda.

Je ne suis pas sorti dimanche dernier.

Ben geçen Pazar dışarı çıkmadım.

Je suis désolé, mon père est sorti.

Üzgünüm babam dışarıda.

- Il s'en est sorti.
- Il a filé.

Kaçtı.

Tout le village est sorti pour l'accueillir.

Tüm köy onları karşılamaya çıktı.

- Il sortit manger.
- Il est sorti manger.

O, yemek yemek için dışarı gitti.

C'était comme quelque chose sorti d'un cauchemar.

Bu kabus dışı bir şey gibiydi.

Je suis sorti pour chercher de l'aide.

Yardım almak için dışarıya çıktım.

Marie a sorti les gâteaux du four.

Mary kurabiyeleri fırından çıkardı.

J'ai déjà sorti les tartes du four.

Turtaları fırından çıkardım zaten.

C'est sorti de votre vie pour toujours.

Artık hayatınızdan tamamen gitti.

Tom est sorti pour fumer une cigarette.

Tom sigara içmek için dışarı çıktı.

- Es-tu sorti la nuit dernière ?
- Êtes-vous sorti la nuit dernière ?
- Êtes-vous sortis la nuit dernière ?

Dün gece dışarı çıktın mı?

Maggie Gyllenhaal, « Sherrybaby », qu'on a sorti en DVD --

Maggie Gyllenhaal "Sherrybaby" bunu DVD olarak yayınladık,

Il a également sorti Google Video après lui.

Arkasından Google Video'yu da çıkardı.

Je tremblais de froid quand je suis sorti.

Dışarıya çıkınca soğuktan tir tir titredim.

Il est sorti il y a quelques minutes.

O, birkaç dakika önce dışarı çıktı.

Je parie qu'il ne s'en est pas sorti.

Onu yapmayacağına bahse girerim.

Il s'en est bien sorti pour un débutant.

O, bir acemi için iyi yaptı.

Même s'il faisait très froid, je suis sorti.

Çok soğuk olmasına rağmen, dışarı çıktım.

Je suis vraiment heureux d'être sorti de l'école.

Liseden mezun olduğum için çok mutluyum.

On est sorti manger une pizza hier soir.

Dün gece bir pizza için dışarı çıktık.

Je suis sorti avec Mary pendant trois ans.

Mary'yle üç yıl flört ettim.

Marie a sorti son pistolet et a tiré.

Mary silahını aldı ve onu vurdu.

Je pense que Tom est sorti avec Marie.

Sanırım Tom, Mary ile çıkardı.

Tom a sorti son pistolet et a tiré.

Tom silahını çekti ve ateş etti.

Le film dont je t'ai parlé est sorti.

Sana bahsettiğim film vizyona girdi.

Je suis sorti par la porte de derrière.

Arka kapıdan dışarı çıktım.

Tom est sorti avec sa petite amie samedi soir.

Tom Cumartesi akşamı kız arkadaşını dışarı çıkardı.

- Il sortit son mouchoir.
- Il a sorti son mouchoir.

O, mendilini çıkardı.

Tom a-t-il appelé pendant que j'étais sorti ?

Ben dışardayken Tom telefon etti mi?

Il s'en est sorti, d'une manière ou d'une autre.

Bir yolunu bulup kendini kurtardı.

Il est sorti de prison en creusant un tunnel.

Hapishaneden tünel kazarak çıktı.

J'aime l'odeur du pain tout juste sorti du four.

- Yeni pişmiş ekmeğin kokusunu severim.
- Fırından yeni çıkmış ekmeğin kokusunu seviyorum.

Père est sorti, mais Mère est à la maison.

Babam dışarıda ama annem evde.

Cette lettre est arrivée pendant que tu étais sorti.

Bu mektup sen yokken geldi.

J'ai ouvert l'enveloppe et j'en ai sorti une lettre.

Ben zarfı açtım ve bir mektup çıkardım.

Je lui ai laissé le reste et suis sorti.

Artanını ona bıraktım ve dışarı çıktım.

- Tu es sortie ?
- Es-tu sorti ?
- Es-tu sortie ?
- Êtes-vous sorti ?
- Êtes-vous sortie ?
- Êtes-vous sortis ?
- Êtes-vous sorties ?

Dışarı çıktın mı?

- Il se trouvait que j'étais sorti quand tu as appelé hier.
- Il se trouvait que j'étais sorti quand vous avez appelé hier.

Dün aradığında çıkmıştım ben.

Est sorti et a régné à nouveau dans le monde

çıktı ve tekrar dünyada hüküm sürdü

Sentant la maison bouger, je suis sorti dehors en courant.

Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.

Tom est sorti de l'école il y a une heure.

Tom bir saat önce okuldan ayrıldı.

À peine étais-je sorti qu'il se mit à pleuvoir.

Dışarı çıkar çıkmaz yağmur yağmaya başladı.

- Je m'en suis bien sorti.
- Je m'en suis bien sortie.

Fena değildi.

- Je suis sorti en vélo.
- Je suis sortie en vélo.

Ben bisikletle dışarı gittim.

- Je suis sorti de l'eau.
- Je suis sortie de l'eau.

Sudan çıktım.

- Quel que soit celui qui appelle, dis-lui que je suis sorti.
- Quel que soit celui qui appelle, dites-lui que je suis sorti.

Kim ararsa arasın, ona dışarıda olduğumu söyle.

Le film est déjà sorti, et je ne suis pas actrice,

Şimdi bu film zaten çıktı, ve ben de aktris falan değilim.

Mon père est sorti. Dois-je lui dire de vous rappeler ?

Babam dışarıda. Ona sizi geri aramasını söyleyeyim mi?

- Il sortit par la fenêtre.
- Il est sorti par la fenêtre.

O, pencereden çıktı.

Je suis sorti du lit et ai fait de bonnes élongations.

Ben yataktan kalktım ve iyi bir gerindim.

Après que je sois sorti du bain, ma plaie a suppuré.

Ben banyodan çıktıktan sonra benim yara iltihaplandı.

- Je sortis, bien qu'il plut.
- Je suis sorti, bien qu'il plut.

Yağmur yağmasına rağmen dışarı çıktım.

Je ne suis pas beaucoup sorti manger dehors, ces derniers temps.

Son zamanlarda dışarıda çok yemek yemiyorum.

Ce matin j'étais si paresseux que je ne suis pas sorti.

Bu sabah çok tembeldim ve dışarı çıkmadım.

- Je suis sorti de la maison.
- Je sortis de la maison.

Evi terk ettim.

Je te promets que je ne resterai pas sorti trop tard.

Geç saatlere kadar dışarda kalmayacağıma sana söz veriyorum.