Examples of using "N'avait" in a sentence and their turkish translations:
- Onun hiç parası yoktu.
- Onun parası yoktu.
- Uykusu yoktu.
- Yorgun değildi.
Tom susamamıştı.
Onun erkek kardeşi yoktu.
Marie susamış değildi.
Hiç kimsenin bir cevabı yoktu.
Tom'un hiç çocuğu yoktu.
Tom'un sadece bir bacağı vardı.
Tom'un başka bir şeyi yoktu.
Tom emniyet kemerini takmıyordu.
Onun onunla bir ilgisi yoktu.
Tom bunu yapmak zorunda değildi.
Haksız da değildi.
Onun yeterli parası yoktu.
Akıllı bir çocuğa benzemiyordu.
Onun bir erkek kardeşi yoktu.
Tom'un seçeneği yoktu.
Mutlu görünmüyordu.
Tom'un yardıma ihtiyacı yoktu.
Tom'un bir erkek kardeşi yoktu.
Yeterli parası yoktu.
Onun kağıdı bitti.
Ben hariç kimse aç değildi.
O memnun görünmüyordu.
Tom'un yiyecek bir şeyi yoktu.
Tom'un söyleyecek bir şeyi yoktu.
Tom'un kaybedecek hiçbir şeyi yoktu.
Tom'un vakti yoktu.
- Tom niçin bir şey söylemedi?
- Neden Tom herhangi bir şey söylemedi?
Kaybedecek hiçbir şeyimiz yoktu.
Tom çok aç değildi.
Kongre'nin parası yoktu.
Chris'in bir arabası yoktu.
Tom'un çok parası yoktu.
Tom'un yeterli parası yoktu.
Onun alkole karşı hiçbir şeyi yoktu.
Tom'n hiç oğlu yoktu.
Tom etkilenmiş görünmüyordu.
Tom dargın görünmüyordu.
Tom kimseden korkmuyordu.
Onun nedereyse hiç parası yoktu.
Tom çok iyi görünmüyordu.
Senin duygularını incitmek niyetinde değildi.
Şimdi, Anna'ın bir suç kaydı yoktu
Ancak Ramel'in 500 doları yoktu.
Kameraya da hiç alınmamıştır.
. Bu, onu, hala birlikte hizmet etmediği
Ona yardımcı olacak arkadaşı yoktu.
Hastanın ateşi yoktu.
Hiç kimse ülkeme güvenmedi.
Kimsenin söyleyecek başka bir şeyi yoktu.
Tom o kadar mutlu görünmüyordu.
O, asla o kadar korkmamıştı.
- Bundan sonra artık onun hiç parası yoktu.
- Ondan sonra artık onun hiç parası kalmamıştı.
Onun kaybedecek başka hiçbir şeyi yoktu.
Onun dün yapacak bir şeyi yoktu.
Tom başarısızlığa alışkın değildi.
Tom'un söyleyecek çok şeyi yoktu.
Tom bana teşekkür etmek zorunda değildi.
Tom gizlenmek zorunda değildi.
Ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.
Çocukların dördünün bahaneleri yoktu.
Onun az sayıda dişi vardı.
Neredeyse hiç örgün eğitim almadı.
Onun hiç kurşun kalemi yoktu.
Sezar'ın hiç cep telefonu yoktu.
Tom'un hiç açacak hediyesi yoktu.
Tom benden korkmadı.
Sami kovulmak istemiyordu.
Tom daha önce asla kimseyi öpmemişti.
Daha önce hiç yapılmadı.
açıklamak zorunda kalana kadar.
Yani bana çok mantıklı gelmedi
hiç kimsenin orduya öncülük etmediği yer.
ve araştırma deneyimim de yoktu.
Nancy daha önce bir dev panda görmemişti.
Tracy daha önce yemek çubuklarını hiç kullanmamıştı.
O, kocasını sevmiyordu.
Onun dönecek kimsesi yoktu.
Parası olmadığını bana açıkladı.
Onun o zaman yanında parası yoktu.
Onun konuşması bana göre mantıksızdı.
Onun önerisi değersizdi.
Oraya gitmek için özel bir nedeni yoktu.
O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.
Onun benimle ilgisi yoktu.
Tom'un bilgiyi doğrulayacak hiçbir yolu yoktu.
O seni incitmek istemiyordu.
Odanın bir tek penceresi yoktu.
Yemek çok iştah açıcı görünmüyordu.
Hiç kimse bir şey görmemişti.
Onun olayla bir ilgisi yoktu.
Tom sağlıklı düşünmüyordu.
Tom başka bir şey söylemek zorunda değildi.
Tom ölümden korkmuyordu.