Translation of "Jambe" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Jambe" in a sentence and their turkish translations:

Lève la jambe.

Bacağını kaldır.

Tom n'a qu'une jambe.

Tom'un sadece bir bacağı var.

Tom n'avait qu'une jambe.

Tom'un sadece bir bacağı vardı.

- Ma jambe me fait toujours mal.
- Ma jambe est encore douloureuse.

Bacağım hâlâ ağrıyor.

Va te casser une jambe.

- Başarılar!
- Şeytanın bacağını kır.

Il lui étreignit la jambe.

O bacağını sıkıştırdı.

Tom a perdu une jambe.

Tom bir bacağını kaybetti.

Thomas a une jambe cassée.

Tom'un kırık bir bacağı var.

La jambe de Tom saigne.

Tom'un bacağı kanıyor.

- Elle a soigné sa jambe cassée.
- Elle prit soin de sa jambe cassée.

- Onun kırık bacağını tedavi etti.
- O, kırık bacağını tedavi etti.

- Le chirurgien amputa la mauvaise jambe.
- Le chirurgien a amputé la mauvaise jambe.

Cerrah yanlış bacağı kesti.

- Un chien l'a mordue à la jambe.
- Un chien a mordu sa jambe.

Bir köpek onun bacağını ısırdı.

C'est mieux. Je sors ma jambe.

Bu daha iyi. Bacağımı çekiyorum.

Je me suis cassé la jambe.

Ben bacağımı kırdım.

Un chien a mordu sa jambe.

Bir köpek onun bacağını ısırdı.

Une balle atteignit sa jambe droite.

Onun sağ bacağına bir top çarptı.

J’ai des fourmis dans la jambe.

- Ayağım uyuştu.
- Ayağımda karıncalanma var.

J'ai mal à la jambe droite.

Sağ bacağım acıyor.

Vous vous êtes cassé la jambe.

Bacağını kırdın.

Tom a une prothèse de jambe.

Tom'un bir protez bacağı var.

Elle a soigné sa jambe cassée.

Onun kırık bacağını tedavi etti.

Tom s'est fait amputer d'une jambe.

Tom bacaklarından birini kestirdi.

- Tu t'es fait tirer dans la jambe.
- Vous vous êtes fait tirer dans la jambe.

Sen bacağından vuruldun.

- La jambe de Tom a été gravement brûlée.
- La jambe de Tom fut gravement brûlée.

- Tom'un bacağı fena halde yanmıştı.
- Tom'un bacağı kötü bir şekilde yandı.

- As-tu encore mal à la jambe gauche ?
- Avez-vous encore mal à la jambe gauche ?

Sol bacağın hâlâ acıyor mu?

La jambe qui traîne, une mauvaise santé,

Ayak sürümek, kötü bir vücut,

J'arrive à peine à bouger ma jambe.

Şu anda bacağımı zar zor kımıldatabiliyorum.

Est éjecté et se casse la jambe.

at onu üzerinden atar ve bacağı kırılır.

Le soldat fut blessé à la jambe.

Asker bacağından yaralandı.

Il s'est cassé la jambe en skiant.

Kayak yaparken bacağını kırdı.

Un crocodile lui a mordu la jambe.

Bacağı bir timsah tarafından ısırıldı.

Un chien l'a mordue à la jambe.

Bir köpek onu bacağından ısırdı.

Le requin le saisit par la jambe.

Köpek balığı onu bacağından yakaladı.

Le chien lui a mordu la jambe.

Köpek onun bacağını ısırdı.

Je pense que j'ai la jambe cassée.

Sanırım bacağım kırık.

Je me suis cassé la jambe droite.

Ben sağ bacağımı kırdım.

Un requin happa la jambe de l'homme.

Bir balina adamın bacağını kopardı.

Le pirate a une jambe de bois.

Korsanın bir tahta bacağı var.

- Il a été opéré de la jambe gauche.
- Il a eu une opération à la jambe gauche.

Sol bacağından ameliyat oldu.

- Tom a été blessé par balle à la jambe.
- Tom a reçu une balle dans la jambe.

Tom bacağından vuruldu.

- Le toubib a fait du bon boulot avec ma jambe.
- Le médecin a bien soigné ma jambe.

Doktor bacağımı iyi tedavi etti.

Malheureusement, il s'est cassé la jambe dans l'accident.

Maalesef, o, kazada bacağını kırdı.

Je me suis cassé la jambe en skiant.

Kayak yaparken bacağımı kırdım.

Je me suis blessé à la jambe droite.

Sağ bacağımı incittim.

Chaque soir, Tom masse la jambe de Maria.

Her akşam Tom, Maria'nın bacağına masaj yapar.

- Ma grand-mère s'est blessée la jambe en chutant.
- Ma grand-mère s'est blessée à la jambe en tombant.

Büyükannem bacağını bir düşüşte incitti.

- Il a eu un accident et s'est fracturé une jambe.
- Il eut un accident et se fractura la jambe.

Bir kaza geçirdi ve bacağını kırdı.

Larrey a rapidement décidé qu'il devait amputer une jambe.

Larrey hemen bir bacağını kesmek zorunda olduğuna karar verdi.

Lorsqu'il se brisa la jambe, il cria de douleur.

O bacağını kırdığında acıdan bağırıyordu.

Sa jambe blessée se mit à saigner de nouveau.

Onun yaralı bacağı tekrar kanamaya başladı.

J'ai été mordu à la jambe par un chien.

Bir köpek tarafından bacağımdan ısırıldım.

En nageant, j'ai eu une crampe à la jambe.

Yüzerken bacağıma bir kramp girdi.

Sa mauvaise jambe l'a empêché de gagner la course.

Onun kötü bacağı yarışı kazanmasını engelledi.

Je dois m'assurer que votre jambe n'est pas cassée.

Ayağının kırık olmadığından emin olmam gerekiyor.

Je pense que la jambe de Tom est cassée.

Sanırım Tom'un bacağı kırık.

La jambe de Tom est en voie de guérison.

Tom'un bacağı iyileşiyor.

J'ai été mordu à la jambe par ce chien.

O köpek tarafından bacağımdan ısırıldım.

J’ai fait un croc-en-jambe à ma sœur.

Ben kız kardeşime çelme taktım.

Je pense que je me suis cassé la jambe.

Sanırım bacağımı kırdım.

Le toubib a fait du bon boulot avec ma jambe.

Doktor, bacağım için iyi bir iş yaptı.

Elle tomba à terre et se brisa la jambe gauche.

Düştü ve sol bacağını kırdı.

Il est tombé et s'est fait mal à la jambe.

O düştü ve bacağını incitti.

Je ne veux pas risquer de me casser la jambe.

Bacağımın kırılması riskini istemiyorum.

Je ressens une sorte de crampe dans la jambe gauche.

Ben sol bacağımda bir tür spazm hissediyorum.

Il a subi une opération chirurgicale à la jambe gauche.

O sol bacağından ameliyat oldu.

Dan semble avoir eu plusieurs interventions chirurgicales à la jambe.

Dan bacaktan birkaç ameliyat olmuş gibi görünüyor.

Tom se cassa la jambe dans un accident de vélo.

Tom bir bisiklet kazasında bacağını kırdı.

Ma jambe bionique fait toujours sonner les portiques de sécurité.

Biyonik bacağım hep güvenlik kapılarının ötmesine sebep olur.

Mon frère tomba d'un arbre et se cassa la jambe.

Kardeşim ağaçtan düştü ve bacağını kırdı.

Mon frère tomba de l'arbre et se cassa une jambe.

Erkek kardeşim ağaçtan düştü ve bacağını kırdı.

Je me suis fait mal à la jambe dans l'accident.

Kazada bacağımı yaraladım.

Je me suis cogné ma jambe sur la table basse.

Ben bacağımı kahve masasına çarptım.

Dès que j'essaie de dégager ma jambe, ça l'aspire plus profondément.

Bacağınızı her çekişinizde, daha da derine doğru emiyor.

Il sentit quelque chose qui grimpait le long de sa jambe.

Bacağına uzun bir şeyin tırmandığını hissetti.

Il est tombé sur la glace et s'est blessé la jambe.

Buzun üstünde düştü ve bacağını incitti.

Elle s'est cassé la jambe en faisant du patinage sur glace.

Buz üzerinde paten yaparken, bir ayağını kırdı.

Je ne peux pas marcher à cause d'une fracture à la jambe.

Kırık bacağım yüzünden yürüyemiyorum.

Le soldat était blessé à la jambe et ne pouvait pas bouger.

Asker bacağından yaralanmıştı ve hareket edemiyordu.

Je me suis blessé à la jambe, je ne pouvais plus marcher.

Bacağım incindi, bu yüzden yürüyemiyorum.

Mon oncle a un œil de verre et une jambe de bois.

Amcamın cam gözü ve tahta bacağı vardır.

Tout le monde sait qu'il a perdu sa jambe à la guerre.

Herkes onun savaşta bacağını kaybettiğini biliyor.

Après que ma jambe soit guérie, je serai de nouveau capable de me mouvoir.

Bacağım iyileştikten sonra tekrar gezinebileceğim.

- Tom a des fourmis dans les jambes.
- Tom a des fourmis dans la jambe.

- Tom'un pantolonunda karıncalar var.
- Tom'un kıçında kurt var.

Le jour de Noël, la jambe droite de Tom était encore dans le plâtre.

Noel günü, Tom'un sağ bacağı hâlâ alçılıydı.

Vers 10 heures du matin, il a été touché à la jambe par des fragments d'obus.

Sabah saat 10.00 civarında bacağından kabukla vuruldu parça.

Tom s'est cassé la jambe droite et a été conduit à l'hôpital quelques semaines avant Noël.

Noel'den birkaç hafta önce Tom sağ bacağını kırdı ve hastaneye götürüldü.

Ma jambe est ankylosée, alors je ne pense pas que je puisse me dresser tout de suite.

Bacağım uyuşmuş. Hemen kalkabileceğimi sanmıyorum.

J'ai encore une cicatrice sur ma jambe gauche à la suite d'un accident de voiture dans lequel j'ai été impliqué quand j'avais treize ans.

On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.

Les soldats l'ont arrêté, lui ont bandé les yeux, puis ils l'ont emmené derrière leur véhicule et l'un des soldats a visé et lui a tiré dans la jambe. Cette scène a été filmée et des millions de gens du monde entier l'ont vue.

Askerler onu tutukladı, gözlerini bağladı, sonra onu araçlarının arkasına götürdüler ve askerlerden biri onun dizine nişan aldı ve onu vurdu. Bu sahne filme çekildi ve dünyanın her yerinden milyonlarca insan bunu gördü.