Examples of using "Minuscules" in a sentence and their turkish translations:
bu küçücük yaratıklar.
En küçük hayvanları bile.
Minik yaratıklardan oluşan göz alıcı bir yelpaze.
Bu kızlar dar ve kısa elbiseler giyiyorlar.
Yanlarından süzülen ufak yaratıkları yakalamaya yarayan, sokucu dokunaçlar.
Küçücükler ve su kolonuna giriyorlar.
Havadaki küçük parçacıklar kansere neden olabilir.
Evler ve arabalar gökyüzünden bakınca küçücük görünüyorlardı.
tüm gerçekliğin o minicik şeylerin titreşiminden yayıldığı fikri...
Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.
tek kişilik küçük kapsüllerle uzaya fırlatılan
Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.
daha sonra onları küçük küçük, küçük küçük üzerilerine koyarak yuvaları inşa ediyorlar
Fiber-optik kablolar insan kılları kadar ince minik cam elyafından oluşur.
Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.