Examples of using "L'âme" in a sentence and their turkish translations:
Ruh ölümsüzdür.
Gözler kalbin aynasıdır.
Ruhun ölümsüzlüğüne inanıyorum.
Ruh vücudun hapishanesidir.
Şamanizme göre ölü bedenden ruh
ruh gök yüzüne yükselirken
Gözler kalbin aynasıdır.
Yüz, kalbin aynasıdır.
Müzik geometri ruhudur.
Müzik, ruhun dışavurumudur.
Sakinlikle dolu bir ruh diliyorum.
Bir insanın vücudu ölür, ama ruhu ölümsüzdür.
Dinler ruhun şiiridir.
Bu "binanın ruhu" adını verdiğimiz şey.
Bireysel özgürlük, demokrasinin ruhudur.
Vicdan olmadan bilim yalnızca ruhun mahvolmasıdır.
İnsan hakları, dış politikamızın ruhudur.
Ben yalnızca ruhun saflığını arayan bir gezginim.
mükemmel sağlık, gerçek benliğinizi keşfetmek, ruhunuzu diriltmek,
Pek çok kişi tarafından ruhun merkezi olarak düşünüldü,
Belirsizlik, bedene olduğu kadar ruha da bir işkencedir.
ruh'ta aynı beden gibidir yani tedaviye ihtiyacı vardır
Bu durumda ise zaman yolculuğuna sadece ruh çıkar diyebiliriz yani beden kalır ve ruh gider
Ruhun huzura kavuşmasına, düşünceyi durdurmaktan daha fazla katkı sağlayacak bir şey yoktur.
Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.