Translation of "Miroir" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Miroir" in a sentence and their turkish translations:

L'homme regarde le miroir, le miroir regarde l'homme.

İnsan aynaya bakar, ayna insana.

Nettoie le miroir.

Aynayı temizleyin.

Où trouver un miroir ?

Nerede bir ayna var?

Regarde dans le miroir.

Aynaya bak.

Regarde dans le miroir !

Aynaya bak!

Le miroir s'est cassé.

Ayna kırıldı.

Regardez-vous dans un miroir,

aynada kendinize bakın,

Regarde-toi dans le miroir.

Aynada kendine bak.

Un miroir reflète la lumière.

Bir ayna ışığı yansıtır.

Accrochez le miroir au mur.

Aynayı duvara as.

J'aimerais acheter un petit miroir.

Küçük bir ayna satın almak istiyorum.

Un miroir brisé porte malheur.

Kırık bir ayna kötü şans getirir.

Le miroir est très sale.

Ayna çok kirli.

- Je peux me voir dans le miroir.
- Je me vois dans le miroir.

Aynada kendimi görebilirim.

- Les yeux sont le miroir de l'âme.
- Le regard est le miroir de l'âme.

Gözler kalbin aynasıdır.

- Je peux me contempler dans un miroir.
- Je peux me regarder dans le miroir.

Aynada kendimi görebiliyorum.

Je me vois dans le miroir.

Aynada kendimi görebilirim.

Mary se regarda dans le miroir.

Mary aynada kendine baktı.

Aimes-tu regarder dans le miroir ?

- Aynaya bakmayı sever misin?
- Aynaya bakmayı sever misiniz?

Il se regarda dans le miroir.

Aynada kendine bakıyordu.

Il l'a regardé dans le miroir.

Aynada ona baktı.

Elle s'est vue dans le miroir.

O, aynada kendini gördü.

Regarde un peu dans le miroir.

Biraz aynaya bak!

Ils se regardaient dans le miroir.

Aynaya bakıyolardı.

- Tom regarda son reflet dans le miroir.
- Tom a regardé son reflet dans le miroir.

Tom aynadaki yansımasına baktı.

« Miroir, petit miroir, Quelle est la plus belle de tout le pays ? » Et le miroir répondait toujours: « Vous ma reine, êtes la plus belle de toutes. »

"Ayna, ayna söyle bana, benden güzel var mı bu dünyada?" ve ayna her zaman şöyle cevap verirdi:"Siz, kraliçem, en güzeli sizsiniz!"

Sa surface était aussi plate qu'un miroir.

Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.

Elle se tenait debout devant le miroir.

Aynanın önünde ayakta duruyordu.

- J'aime ton miroir.
- Tes lunettes me plaisent.

Aynanı seviyorum.

Le meilleur miroir, c'est un vieil ami.

En iyi ayna, eski bir dosttur.

Le regard est le miroir de l'âme.

Gözler kalbin aynasıdır.

Le visage est le miroir de l'âme.

Yüz, kalbin aynasıdır.

J'ai besoin d'un miroir pour me coiffer.

Saçımı taramak için bir aynaya ihtiyacım var.

Elle fixa son reflet dans le miroir.

O, aynadaki yansımasına baktı.

Je peux me contempler dans un miroir.

Aynada kendimi görebiliyorum.

Je me suis regardé dans le miroir.

Aynada kendime baktım.

Je me suis vu dans le miroir.

Ben aynada kendimi gördüm.

Elle s'est à nouveau regardée dans le miroir.

Aynadaki yansımasına tekrar baktı.

J'ai un miroir en pied dans ma chambre.

Yatak odamda bir boy aynası var.

Il prit un miroir et examina sa langue.

O bir ayna aldı ve dilini inceledi.

Elle se brossait les cheveux devant un miroir.

Bir aynanın önünde saçını fırçalıyordu.

Tu t'es vraiment regardé dans le miroir récemment?

Son zamanlarda gerçekten aynada kendine baktın mı?

Je me retrouve projetée de l'autre côté du miroir

kendimi denklemin diğer tarafında buluyorum

Le miroir se trouve sur le dessus du vaisselier.

Ayna sofra takımı dolabının üstündedir.

Elle se regarde toujours dans le miroir. Quelle vanité.

Her zaman aynaya bakar. Ne heves!

Il prit un miroir et se regarda la langue.

Bir ayna aldı ve diline baktı.

Le miroir se trouve sur le dessus du buffet.

Ayna büfenin üstündedir.

La surface du lac est presque comme un miroir.

- Gölün yüzeyi aynaya benziyor.
- Göl ayna gibi.

On essaie de mettre un miroir lucide devant les gens.

çabalar ve onların önüne berrak bir ayna koyuyor olmak.

Entraînez-vous devant une caméra ou même devant un miroir.

ayna ya da video kamerayı deneyin.

Julia prend le miroir et le tient devant ses yeux.

Julia bir ayna alır ve gözlerinin önüne tutar.

Un second miroir est suspendu à côté de la porte.

İkinci ayna kapının yanına asıldı.

La fille se tenait debout et se regardait dans le miroir.

Kız aynaya bakarak durdu.

Judy passe beaucoup de temps à se regarder dans le miroir.

Judy aynaya bakarak çok fazla zaman harcıyor.

J'étais tout le temps devant le miroir à regarder chaque nouvel endroit

yeni nokta oluşunca aynaya bakıyordum

- Ne brise pas un miroir.
- Il ne faut pas briser les miroirs.

Ayna kırma.

Elle mit le jean de sa sœur et se regarda dans le miroir.

Kız kardeşinin kot pantolonunu giydi ve aynaya baktı.

Je courus dans la salle de bains pour me regarder dans le miroir.

Aynada kendime bakmak için banyoya koştum.

Vous vous regardez dans le miroir et vous vous sentez comme une personne minable.

Aynaya bak ve kendini boktan hisset.

L'optimiste qui se regarde dans un miroir devient plus optimiste, et le pessimiste plus pessimiste.

Aynaya bakan iyimser kişi daha da iyimser olur ve kötümser kişi daha da kötümser.