Examples of using "Fallu" in a sentence and their turkish translations:
- Bunu kendi başıma yapmak zorunda kaldım.
- Onu yalnız başıma yapmak zorunda kaldım.
- Bir seçim yapmak zorunda kaldım.
- Bir seçim yapmak zorundaydım.
Bunu düşünüp anlamam çok uzun sürdü.
Denemek zorunda kaldım.
Çalışmak zorundaydım.
Geri gitmek zorunda kaldım.
Ben sadece bir şeyi kontrol etmek zorundaydım.
Ben buradan uzak durmak zorundaydım.
Yokohama'ya erişmek iki saatimi aldı.
Onu çizmem birkaç saatimi aldı.
Kendimi gürültüye alıştırmam uzun zaman aldı.
Onu ikna etmek biraz zaman aldı.
Beklemeden cevap vermek zorundaydık.
İlgileneceğim bir sorunum vardı.
İlgilenecek bir durumum vardı.
Uğraşmam gereken sorunlarım vardı.
Halletmek zorunda olduğum işlerim vardı.
Buraya gelmen uzun sürmedi.
Biletler için ne kadar ödemek zorunda kaldın?
Oradan çıkmak zorundaydım.
- Sorunu tespit etmek günlerimizi aldı.
- Sorunu tespit etmemiz günler sürdü.
Eninde sonunda bir karar almanız gerekiyor.
Odayı temizlemek üç günümü aldı.
Bu yakın biriydi.
Kendimi savunmak zorundaydım.
Ev ödevimi yapmak üç saatimi aldı.
Bu sorunu çözmek birkaç saatimi aldı.
Onu yapmak zorunda kaldım.
Arabadan bir şey almak zorundaydım.
Sana bakmak zorunda kaldım.
Avrupa’da şimdiye kadar görülen en büyük ordu olan yarım milyon
Babanın tavsiyesini almalıydın.
Modern tıbbın ilerlemesi uzun bir süreçti.
Bileti almak ona on dolara mal oldu.
Neredeyse bir gözünü kaybediyordu.
Onların saklanma yerini saptamak bir haftamızı aldı.
- Bu tapınak kırk altı yılda yapıldı.
- Bu tapınağı yapmak kırk altı yıl sürdü.
Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
Bir şapka seçmek onun uzun bir süresini aldı.
Kuralları değiştirmek zorundaydım.
Eve dönmek zorundaydım.
Biraz yardım almak zorundaydım.
Biraz para almak zorunda kaldım.
Tekrar yalan söylemek zorunda kaldım.
Bu çalışmanın tamamlanması 29 gün aldı.
Sadece o sözcükleri söyleyebilmek yıllarımı aldı.
Bazen benim bir #dialoguecoffee görüşmesi ayarlamam yaklaşık bir yılımı aldı.
Bu kitabı çevirmek için ne kadar zamana ihtiyacın vardı?
- Noel ağacını süslemek ne kadar zamanını aldı?
- Yılbaşı ağacını süslemen ne kadar sürdü?
Seni tekrar görmek zorundaydım.
Seni görmek zorundaydım.
Yarasının iyileşmesi Rei'nin 20 gününü aldı.
- Paraya ihtiyacım vardı.
- Paraya ihtiyacı vardı.
Tom'un köpek kulübesini yapması ne kadar sürdü?
Ben çitin üzerinden tırmanmak zorunda kaldım.
Çitin altından sürünmek zorunda kaldım.
Ben evden çıkmak zorunda kaldım.
Denemek zorunda kaldım.
Diğer beş milyon patenti vermesi ise sadece 27 yıl aldı.
Biz trafik sıkışıklığı nedeniyle geciktik, bu yüzden acele etmek zorunda kaldık.
Yardıma ihtiyacım vardı.
Roma'nın yeminli düşmanı olan Hannibal'in harekete geçmesi çok uzun sürmedi.
- Metro istasyonuna yürümek benim on dakikamı aldı.
- Metro istasyonuna yürümem on dakika sürdü.
Yaptığımı yapmak zorundaydım.
Kendim için öğrenmek zorundaydım.
Başlamış olduğum şeyi bitirmek zorundaydım.
Otobüsü yakalamak için koşmak zorunda kaldım.
Geçen hafta sonu çalışmak zorundaydım.
- Durdurmak zorunda kaldım.
- Durmam gerekiyordu.
ve iyileşmek için yaklaşık üç ay dinlenmem gerekti. Uzun, acılı bir süreçti.
getiren fikir , önceliklerin üstüne yerleştirildi ve yine
Görevimi yapmak zorunda kaldım.
Ben bir karar vermek zorundaydım.
Paraya ihtiyacım vardı.
İlgilenmek için işim vardı.
Arabadan bir şey almak zorundaydım.
Onların saklanma yerini bulmak bir hafta sürdü.
Odamdan bir şey almak zorundaydım..
Onu kendim için görmek zorundaydım.
Odasını kız kardeşi ile birlikte paylaşmak zorunda kaldı.
- Niçin bana onun burada olduğunu söylemedin? Olabildiğince erkenden bilmem gerekiyordu.
- Neden onun burada olduğunu bana söylemedin? En kısa sürede bilmem gerekiyordu!
Apollo 8 mürettebatının Ay'a gitmesi üç gün sürdü, ancak tek başlarına uçmadılar.
Paraya ihtiyacım vardı.
Bunu bugün yapmak zorundaydım.
Köpeğe çarpmayı engellemek için yoldan çıkmak zorunda kaldım.
Arabam bozulduğu için buraya yürümek zorunda kaldım.
Sırrımı saklamak zorunda kaldım.
O, kız kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.
O erkek kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.