Examples of using "Face" in a sentence and their turkish translations:
Biz yüz yüze durduk.
Yüz yüze oturduk.
Sonunda yüz yüze görüştüler.
Yüz yüze etkileşimlerinizi sınırlayın diyebilirim.
Öğretmen ve ben yüz yüze oturduk.
Lütfen yüz yüze durun.
Tom Mary ile yüz yüze konuşmak istedi.
Onlarla yüz yüze konuşmak istedim.
Öğretmen ve ben karşı karşıya oturduk.
Gerçeklerle yüzleşelim.
İtibarımı kaybettim.
- İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular.
- İki âşık yüz yüze oturdular,çay içtiler.
Bununla tek başıma yüzleşmeliydim.
İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular.
Çözüm basit: duvara doğru git,
Ayrıca
Kızlar birbirlerine bakıyorlar.
Yüzü tamamen kaybettim.
Haydi yazı tura atalım.
Kuzey yüzündeki sarpa tırmanacaklar.
O, karizmayı çizdirdi.
- O, saygınlığını yitirdi.
- Abruyunu kaybetti.
Haydi yazı tura ile karar verelim.
Gerçekle yüzleşelim.
- Kim saygınlığını yitirdi?
- Kim itibarını kaybetti?
Ziyaretçi karşımda oturdu.
Evimiz sahile bakar.
İki politikacı ilk defa yüz yüze görüştü.
Durumun nasıl?
Onunla yüz yüze konuşmak istiyorum.
Ona çok saygı duymuştum,
aslında yüz yüze gelmezler.
cevaplar ve çözümler sağlamaya çalışmakta
ciddiyetle mücadele etmeliyiz
ve onlarla baş etmek zorunda kaldım,
İtibarını kaybetmek aşağılanmak anlamına gelir.
Biz düşman saldırısı nedeniyle geri çekildik.
- Yöneticilerle yüz yüze oturduk.
- Yöneticilerle karşılıklı oturduk.
Turalar ben kazanırım, yazılar sen kaybedersin.
O yüzünün üstüne düştü.
O, yüzünü denize doğru döndü.
Tom bir muamma ile karşı karşıya.
Hangi tehlikelerle karşı karşıyayız.
Kendimizi kandırmayı bırakalım.
Evim güneye bakar.
Ben bir ikilemle karşı karşıyayım.
- Evim denize bakıyor.
- Evim full deniz manzaralı.
Önümüzde yolculuktan tamamen bunalmış
Türkiye'de artık bu virüsle karşı karşıya.
Hiç istenmeyen tabloyla karşı karşıya kalacağız
Şiddetli bir krizle karşı karşıyayız.
Tehlike karşısında cesurlaştı.
Sen sadece görünüşü kurtarıyorsun!
Anksiyete ile baş edemedi.
İtibarımı kaybetmek istemiyorum.
Tom hemen önümde oturdu.
O, birçok engellerle karşılaşır.
Bir krizimiz var.
O, zor bir sorunla yüz yüze geldi.
Ölümün yüzü karşısında güçsüzdü.
O, acıya oldukça iyi katlandı.
O, düşmanıyla yüzleşti.
Tehlikenin karşısında cesaretini gösterdi.
Sen gerçekle başa çıkamazsın.
Bu tek başıma yüzleşmem gereken bir şey.
şu anda oldukça nadir bir şeye bakıyorsunuz.
yüzümüze bir gülümseme yerleştiririz,
bana ne kadar yararlı olacaklarını bilmek istedim.
İmkânsız gibi görünen bir yarışın eşiğinde
çok zor seçimler yapmak zorundasınız:
Bu sıkıntılı sorunu daha fazla görmezden gelemeyiz.
Facebook bu kişileri kayıt ediyor, daha sonra sizin karşınıza face de
nasıl bunu benim karşıma çıkarıyor diye
Yönetici birçok sorunla ilgilenir.
Araba bankanın önünde durdu.
Onun yüzüne bakamadım.
Onun evi benimkinin karşısındadır.
Gerçeklikle yüzleşelim!
Gerçeğe dayanamaz.
O, gerçekle başa çıkamaz.
Kadınlar büyük kayaların önündeler.
- Bahçe, evin önündedir.
- Bahçe evin önünde.
Ofisim Fifth Avenue ile karşı karşıya.
Kütüphanenin önünde buluşalım.
Tom artık cezai kovuşturmayla yüz yüze.
Bu dükkan tam tiyatronun önünde.
Kimin evi seninkinin karşısında?
Ken sınavı geçerek yüzünün akıyla çıktı.
Tom hapishanedeki hayata katlanabildi.
O durumla derhal baş etmişti.
O akşamlarını dizüstü bilgisayarının önünde geçirir.
O akşamlarını dizüstü bilgisayarının önünde geçirir.
Tom kartı ters çevirerek masaya koydu.
Kimin evi sizinkinin karşısındadır?
Kaçımız ilk ufak zorluktan sonra pes ediyoruz?
Verdiğiniz her kararla ilk olarak risklere karar vermek zorundasınız