Examples of using "Entendue" in a sentence and their turkish translations:
Biz onun çığlık attığını duyduk.
Onun şarkı söylediğini duydum.
Onun Fransızca konuştuğunu duymadın mı?
Hiç onun sahnede şarkı söylediğini duydun mu?
Hiç onun sahnede şarkı söylediğini duydun mu?
Onun geldiğini duymadım.
Seni duydum.
Keman çalarken duyuldu.
Onun akıcı İngilizce konuştuğunu duydum.
bu ses İstanbul'dan bile duyulmuştu
Onun, odasında şarkı söylediğini duydum.
Onun kendi yatak odasında hıçkırarak ağladığını duyabiliyordum.
Hiç onun sahnede şarkı söylediğini duydun mu?
Hiç duydunuz mu bilmiyorum.
Bu şimdiye kadar duyduğum en komik şaka.
Duyulmak istiyorum.
Bu, duyduğum en saçma fikirdir.
Onun Amerikalı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.
Onun bir Amerikan vatandaşı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.
Onlar beni duymamış gibi davrandı.
- Duyduğum en kötü şaka.
- Bu duyduğum en kötü şaka.
Bu şimdiye kadar duyduğum en çılgınca şey.
Ben onu duymadım.
O şimdiye kadar duyduğun en komik şey.
Kısa bir sessizlikten sonra bağırdığını duydum:
İşimiz bunlara fırsat tanımak.
Sizi doğru duydum mu?
Seni ilk defa duydum.
Bir erkeğin sesini duydum, kadının değil.
Seni duyduğumu düşündüm.
Üzgünüm, seni duymadım.
Seni birisiyle konuşurken mi duydum?
İçeri girdiğini duymadım.
İçeri girdiğini duymadım.
Affedersin! Seni duymadım.
Islık çaldığını duydum. Mutlu olmalısın.