Examples of using "Embarras" in a sentence and their turkish translations:
Il remarqua son embarras.
O, onun mahcubiyetini fark etti.
Notre colère entraîne un grand embarras
Öfkemiz büyük bir rahatsızlık getiriyor
- Si tu avais suivi mon conseil, tu ne serais pas dans un tel pétrin, maintenant. - Si vous aviez suivi mon conseil, vous ne seriez pas dans un tel embarras, maintenant.
Eğer benim tavsiyemi dinleseydin böyle bir çıkmaz içinde olmazdın.