Translation of "Grand" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Grand" in a sentence and their turkish translations:

- C'est assez grand.
- C'est plutôt grand.

O oldukça büyük.

Grand comment ?

O ne kadar yükseklikte?

C'est grand !

Bu büyük!

- Papa est grand.
- Mon père est grand.

Babam uzun boylu.

- Il est très grand.
- C'est très grand.

O çok büyük.

- Il est très grand.
- Il est fort grand.

O, çok uzun boyludur.

- Grand merci.
- Un grand merci.
- Merci mille fois !

Çok çok teşekkürler.

- Le Soleil est grand.
- Le soleil est grand.

Güneş büyüktür.

- Vous êtes trop grand.
- Tu es trop grand.

Çok büyüksün.

- Ton père est grand.
- Votre père est grand.

Baban uzun boylu.

- Quel grand garçon il est !
- Quel grand garçon !

Ne iri bir çocuk!

C'est pas grand.

Çok alan yok.

Un grand parc.

ve büyük bir park.

Yahu grand professeur

yahu koskoca öğretmen

Quel grand supermarché !

Ne büyük bir süpermarket!

Grand ou petit ?

Büyük mü yoksa küçük mü?

Avec grand plaisir !

Zevkle.

C'est trop grand.

- O çok büyük.
- Bu çok büyük.

Je suis grand.

- Ben uzun boyluyum.
- Ben, uzunum.

C'est plutôt grand.

O oldukça büyük.

C'est grand comment ?

Ne kadar büyük?

- C'est grand !
- Super !

Bu harika!

Dieu est grand.

Tanrı büyüktür.

L'ours est grand.

Ayı büyüktür.

L'homme est grand.

Adam uzun boyludur.

Est-il grand ?

- O uzun mu?
- O uzun boylu mu?

Salue Grand-père !

Büyükbabayı selamla!

Papa est grand.

Babam uzun boylu.

Tom est grand.

Tom uzun boylu.

Un grand savant n'est pas forcément un grand enseignant.

Büyük bir âlim mutlaka iyi bir öğretmen değildir.

Le grand-père de Tom connaissait mon grand-père.

Tom'un dedesi benim dedemi tanıyordu.

Tom est grand, mais pas aussi grand que moi.

Tom uzundur ama benim kadar uzun değil.

- Merci beaucoup !
- Merci bien.
- Un grand merci !
- Grand merci !

- Çok teşekkür ederim!
- Çok teşekkür ederiz!
- Çok teşekkürler!

- Tu es en grand danger.
- Vous êtes en grand danger.

Büyük tehlikedesin.

Comment grand-mère et grand-père cuisent-ils le poisson ?

Büyükanne ve büyükbaba nasıl balık pişiriyor?

Quand je serai grand je voudrais être en grand scientifique.

Büyüdüğüm zaman büyük bir bilim adamı olmak istiyorum.

- Tu es un grand malade.
- Vous êtes un grand malade.

Siz cidden hastasınız.

- Te rappelles-tu ton grand-père ?
- Vous rappelez-vous votre grand-père ?
- Te souviens-tu de ton grand-père ?
- Vous souvenez-vous de votre grand-père ?
- Vous remémorez-vous votre grand-père ?
- Te remémores-tu ton grand-père ?

Büyükbabanı hatırlıyor musun?

Le grand Mohamed Ali,

mükemmel Muhammed Ali'yi.

Même le plus grand

hatta en büyüğü

Grand ennemi de Galileo

Galileo düşmanı yobaz

grand frère est venu

ağabey fenalık geldi

L'arbre devint très grand.

Ağaç çok uzadı.

Un grand avenir l'attend.

Onun önünde büyük bir gelecek uzanıyor.

Ils mènent grand train.

- Onlar lüks içinde yaşıyorlar.
- Onlar çok rahat bir yaşam sürüyor.

C’est un grand garçon.

O büyük bir çocuk.

Faisons un grand cercle.

Büyük bir daire yapalım.

C'est un grand farceur.

O büyük bir soytarı.

Le lac est grand.

Göl büyük.

C'est un grand lâche.

O büyük bir korkak.

Il est grand comment ?

O, ne kadar büyüktür?

Est-ce trop grand ?

O çok mu büyük?

Ouvrez grand la bouche.

Ağzınızı geniş açın.

Jupiter est très grand.

Jüpiter çok büyüktür.

Regarde ce grand bâtiment !

Şu yüksek binaya bakın.

Il était grand temps.

Vakti biraz geçmişti.

C'est un grand hôpital.

O büyük bir hastane.

Le marché est grand.

Market büyüktür.

Notre magasin est grand.

Bizim mağazamız büyüktür.

- Merci beaucoup !
- Grand merci !

Çok teşekkür ederim!

Je suis plus grand.

Ben daha uzunum.

J'avais un grand appétit.

İştahım büyüktü.

Le soleil est grand.

- Güneş büyüktür.
- Güneş büyük.

Mon père est grand.

Babam uzun boylu.

Personne n'espérait grand-chose.

Hiç kimse çok şey beklemiyordu.

Vous êtes trop grand.

Çok uzunsun.

- C'est gros.
- C'est grand.

Bu büyük.

Mon chien est grand.

- Köpeğim büyük.
- Köpeğim büyüktür.

C'est un grand appartement.

Bu harika bir daire.

Regarde ce grand marteau.

Şu büyük çekice bak.

C'est un grand scientifique.

O, büyük bir bilim adamıdır.

Son père est grand.

Babası uzun boyludur.

C'était un grand musicien.

O, büyük bir müzisyendi.

J'ai un grand chien.

Büyük bir köpeğim var.

Tom n'est pas grand.

Tom uzun boylu değil.

C'est un grand pays.

Bu büyük bir ülke.

Le monde est grand.

Dünya büyük.

C'est un grand jour.

Bu harika bir gün.

C'est un grand début.

Harika bir başlangıç.