Translation of "Entraîne" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Entraîne" in a sentence and their turkish translations:

Qui entraîne l'équipe ?

Takımı kim eğitiyor?

Le mensonge entraîne le mensonge.

Yalanlar daha fazla yalanlara sebep olur.

Notre colère entraîne un grand embarras

Öfkemiz büyük bir rahatsızlık getiriyor

Nid de fourmis entraîne des ruptures

parçalayan yuvasına götüren karınca

La pneumonie entraîne des difficultés respiratoires.

Zatürre nefes almada zorluğa neden olur.

Il entraîne un cheval pour une course.

Yarış için bir atı eğitiyor.

Ce qui entraîne une noyade accidentelle des nageurs.

Yüzücülerin çoğu zaman boğulmasına sebep oluyor.

Mais une vie sans limites entraîne des complications.

Fakat sınırsız bir hayat yaşamanın bedeli de var.

Quand une libellule voit sa proie, elle entraîne ses réticules dessus

Yusufçuk avını gördüğünde avının üzerinde ilgi merkezini eğitir

Une jalousie extrême entraîne aussi de la possessivité et de la suspicion,

Aşırı kıskançlık beraberinde sahip olma isteği ve güvensizlik getirir.