Translation of "Climat" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Climat" in a sentence and their turkish translations:

Le climat change.

İklim değişiyor.

C'est un climat terrible.

Bu berbat bir iklim.

Un climat favorable pour l'éternité,

sonsuzluk için iyi huylu kalan bir iklim.

Les activistes du climat, alarmés,

Panik haldeki iklim aktivistleri

Le climat ici est doux.

- Burada iklim ılımandır.
- Burada iklim yumuşaktır.

Les deux facteurs influencent le climat

Bu ikisi de iklimi etkiliyor

Voici les faits sur le climat :

İşte, iklim hakkındaki gerçekler.

Il s'habituera bientôt au climat d'ici.

- Yakında buradaki havaya alışacaktır.
- Kısa sürede buradaki iklime alışacaktır.

Le climat est chaud et humide.

İklim nemli ve sıcak.

Le Canada a un climat froid.

- Kanada soğuk bir iklime sahiptir.
- Kanada'nın soğuk bir iklimi vardır.

Le climat a-t-il changé ?

- İklim değişti mi?
- Ortam farklılaştı mı?

Sont sanctionnés pour avoir détruit le climat.

şirketler ve politik güçler bulunmuyor.

Comme la décarbonisation profonde pour le climat

iklim değişikliği için derin dekarbonizasyon

Je ne peux tolérer ce climat torride.

Bu sıcak havaya katlanamam.

Il s'est habitué rapidement au climat froid.

Soğuk iklime hızlıca alıştı.

Le climat dans le Midi est idéal.

Fransa'nın güneyindeki iklim ideal.

Nous devons nous habituer au nouveau climat.

Yeni iklime alışmak zorundayız.

Je me suis habitué à ce climat.

Bu iklime alıştım.

Le climat est doux dans ce pays.

Bu ülkede iklim ılımandır.

- Londres se différencie de Tokyo en terme de climat.
- Londres diffère de Tokyo en termes de climat.

Londra Tokyo'dan iklim olarak farklıdır.

- De façon générale, le climat du Japon est plutôt doux.
- Dans l'ensemble, le Japon a un climat doux.

Genelde Japonya iklimi yumuşaktır.

Et maintenant, me voici militante pour le climat,

ve şimdi bir iklim aktivisti olarak huzurlarınızda bulunuyor,

Le climat a atteint un niveau critique mondial.

İklim, küresel bir kriz noktasına ulaştı.

Bons pour vous et bons pour le climat.

lezzetli, bitkisel burgerler sunarak yapabiliriz.

La nouvelle psychologie de l'action sur le climat

İklim eyleminin yeni psikolojisi

La nourriture s'avarie rapidement sous un climat chaud.

Yiyecekler sıcak havada hızlıca bozulur.

Dans l'ensemble, le Canada a un rude climat.

Genel olarak Kanada'nın sert bir iklimi vardır.

Le climat est ici plus doux qu'à Moscou.

Buradaki iklim Moskova'dakinden daha ılımandır.

Ecrivez un paragraphe sur le climat en Provence.

Provence iklimi üzerine bir paragraf yaz.

Tu vas bientôt t'habituer au changement de climat.

Yakında iklim değişikliğine alışacaksın.

Ils sont accoutumés au climat humide de l'été.

Onlar yazın nemli iklimine alışkın.

J'ai fait la grève de l'école, pour le climat.

İklim için okulu boykot ettim.

Les effets du climat peuvent sembler un peu lointains,

İklime etkileri daha yolun başında görünebilir

Quand les gens entendent des nouvelles directes du climat,

İnsanlar iklim değişikliğinin hızla ilerlediği haberlerini duyduklarında

Le climat de Londres diffère de celui de Tokyo.

Londra'nın iklimi Tokyo'nunkinden farklıdır.

Le climat a un grand effet sur notre santé.

İklim sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.

Le climat ici est comme celui de la France.

Buradaki iklim Fransa'daki gibi.

Je n'ai jamais envisagé de devenir militante pour le climat.

İklim aktivisti olacağımı hiç düşünmemiştim.

Le lien entre genre et climat surpasse les impacts négatifs

Cinsiyetle iklimin bağlantısı negatif etkilerin ve güçlü çözümlerin

La stabilité du climat sur le long terme est étrange

Ancak uzun süreli iklim dengesi tuhaf,

Nous avons besoin d'activistes du climat partout dans le monde,

sadece her odada değil,

Et le respecter pour sa capacité de maîtriser notre climat.

ve iklimimizi kontrol etme yeteneğine saygı.

Le climat joue beaucoup sur notre corps et notre esprit.

İklim, bedenimizle ve aklımızla çok oynuyor.

Le climat ici est très comparable à celui de l'Angleterre.

Buranın iklimi İngiltere'ninkine çok yakındır.

Notre mission, c'est de survivre à ce climat brutal jusqu'au matin.

Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak

L'Accord de Paris sur le climat comme premier accord mondial juridiquement

tutmak için emisyonları azaltmak için yasal olarak

Pensez-vous que notre climat a une influence sur notre caractère ?

Sence iklimimizin karakterlerimiz üzerinde bir etkisi var mı?

Le climat du Canada est plus froid que celui du Japon.

Kanada'nın iklimi Japonya'nınkinden daha soğuktur.

Et on pense que ça a contribué à une modération du climat.

ve iklim değişikliğini düzenlemede yardım ettiği düşünülüyor.

Le climat devient de plus en plus imprévisible dans le monde entier,

Dünya'daki iklim şartları gittikçe daha düzensiz bir hâl aldıkça

Nous pouvons redéfinir le climat comme une vraie question de santé humaine,

iklimin aslında insan sağlığıyla ilgili olduğunu yeni bir çerçeveye oturtabiliriz

Même pleurer. Il a la plus grande influence sur le climat après

belki ağlıyor. Karbondioksitten sonra iklim üzerinde en büyük etkiye sahiptir

Reste de la Bekaa, le climat changera à jamais. Le site WordPress

, iklim sonsuza dek değişecek. WordPress sitesi

Le climat de la Nouvelle-Zélande est similaire à celui du Japon.

Yeni Zelanda'nın iklimi, Japonya'nınkine benzerdir.

climat général du pays, en utilisant des pluies artificielles, qui ont bouleversé l'

yaşam dengesini bozan yapay yağmurlar kullanarak ülkenin genel havasını

Ils étaient perdus en mer, à la merci des vents et du climat.

Onlar rüzgar ve havanın elinde, denizde kayboldular.

Je voulais aller moi-même à la Conférence des Nations unies sur le climat,

Bizzat Birleşmiş Milletler İklim Konferansı'na,

Et la vie dans la zone crépusculaire est intimement liée au climat de la Terre.

ve alacakaranlık bölgesindeki hayat Dünya iklimiyle iç içe geçmiş durumda.

À proximité de l'équateur, le climat est chaud et humide tout au long de l'année.

Ekvator yakınında, hava yıl boyunca sıcak ve nemlidir.

Pour lui, le climat arctique d'Arkhangelsk était l'enfer sur terre, mais pour elle qui a grandi dans cette région, Arkhangelsk était un paradis sur terre.

Onun için, Arhangelsk'in arktik iklimi yeryüzündeki cehennemdi, ama o bölgede büyüyen diğeri için Arhangelsk yeryüzündeki cennetti.