Examples of using "Aina" in a sentence and their turkish translations:
Neredeyse her zaman.
- Her zaman.
- Daima.
Her zaman şikâyet ediyorsun.
Her zaman arkadaş olalım.
- Her zaman hazırım.
- Ben her zaman hazırım.
Her zaman hizmette!
O hep meşgul.
Ben her zaman senden nefret ettim.
Benim kapım her zaman açık.
O her zaman mizah dergileri okuyor.
O, bana her zaman inanır.
Onlar her zaman dikkatli.
Tom her zaman neşeli.
Tom her zaman Fransızca konuşur.
- Tom hep siyah giyer.
- Tom her zaman siyah elbiseler giyer.
Ve her zaman, her yerde birlikteydik.
Her zaman beni eleştiriyorsun.
Ben her zaman yürürüm.
Her zaman denemeye değer.
Her zaman otobüse binerim.
Tatoeba'da her zaman öğrenirsiniz!
Her zaman dikkatli olun.
Her başlangıç zordur.
Onlar her zaman şikâyet ederler.
Her zaman her şeyi mahvediyorsun.
Ben her zaman erken kalkarım.
- Kışın ben her zaman grip oluyorum.
- Kışın her zaman nezleye yakalanırım.
Erkek kardeşlerim sürekli çevresine şakalar yapıyor.
Hep gülümsüyorsun.
Onu her zaman yaparım.
Her zaman abartıyorsun.
Her zaman şarkı söylüyorsun.
Ben onu her zaman söylerim.
Ben her zaman evde bekliyorum.
Tom her zaman geç kalır.
O, hep gülümser.
Ben her zaman sözlerimi tutarım.
Bir politikacı daima unutur.
Ben her zaman yorgunum.
Ben hep kaybolurum.
O kahvaltıyı her zaman burada yer.
Pazar günleri her zaman boş değilim.
- Senin nasihatın bana her zaman yardımcı olmuştur.
- Tavsiyelerin bana hep yardımcı olmuştur.
Neden her zaman okula geç kalıyorsun?
Babam her zaman öfkeleniyor.
Seni her zaman sevdim.
Her zaman siyah ve beyaz değildir.
Ben o ismi her zaman sevdim.
Fransızcada her zaman iyi notlar aldım.
Tom her zaman Fransızca çalışmak istedi.
Her zaman bu şekilde oldu.
Ben her zaman iyimserim.
Tom her zaman kusursuz giyinir.
Tom her zaman beni kızdırıyor.
Yankesiciler neredeyse her zaman grup çalışması yapar.
Genç militanlara hep şunu söylerim,
Ve her zaman zengin insanlar olacak.
O her zaman çok çalışır.
Tom'a her zaman güvenebilirsin.
Mike her zaman sakin kalır.
Hasta her zaman bir baş ağrısından şikayetçi.
O her zaman para istiyor.
- O her zaman parasızdır.
- O her zaman para sıkıntısı çeker.
Pazarları hep evdeyimdir.
Tom her zaman kazanmak için oynar.
O her zaman şaka yapıyor.
Annem her zaman meşgul.
Her Pazar tenis oynarım.
Ona hep güvendim.
O her zaman haklı.
George her zaman benim favorimdi.
Bu senin her zaman söylediğin şey.
Tom her zaman sana bakıyor.
Tom her zaman erken kalkar.
Orada neredeyse her zaman yağmur yağıyor.
Her zaman Tom'a hayran oldum.
Her zaman sana hayran oldum.
Bu her zaman bu şekilde olmuştur.
Mary akşam yemeği için geç kaldı.
Merkez bir idealdir.
Ben her zaman doktorlardan korktum.
Ona her zaman inandım.
Ben her zaman sana güvendim.
Tom her zaman Fransızca konuşur.
Sana hep bakacağım.
Daha çok her zaman daha iyi mi?
Tom her zaman hayal kuruyor.
Biz her zaman otobüse bineriz.
Her zaman atları sevdim.
Müşteri her zaman haklıdır.
Ben her zaman bir köpek istedim.
Ben hep evcil hayvan olarak ornitorenk sahibi olmak istedim.
Ben her zaman evcil bir sincaba sahip olmak istedim.
Her zaman dikkatliyiz.
- Tom her zaman gergin.
- Tom hep gergindir.
O, bana her zaman inanır.