Examples of using "Sinä" in a sentence and their turkish translations:
Kızarıyor musunuz?
Titriyorsun.
Sen var ya...
Bu yolculuğun yetkisi sizde. Karar sizin.
- Sen kaybedeceksin.
- Siz kaybedeceksiniz.
Senin sakarlığın var.
- Tamam, sen kazan.
- Tamam, sen kazandın.
- Sen şişman değilsin. Sen kıvrımlı hatlara sahipsin.
- Sen şişman değilsin. Sen düzgün vücutlusun.
Yetki sizde, bu konuda benimlesiniz. Karar sizin.
Yetki sizde, unuttunuz mu? Karar sizin.
Ne seversin?
Her zaman şikâyet ediyorsun.
Ne hakkında düşünüyorsun?
Filmleri sever misiniz?
- Ders çalışmaktan keyif alıyor musun?
- Ders çalışmaktan hoşlanır mısın?
Niye miyavlıyorsun?
- Niçin gülüyorsunuz?
- Neden kahkaha atıyorsun?
Niçin durdun?
Nasıl cevap verdin?
Ne istiyorsunuz?
Sen herkesi seversin.
Kimi öptün?
Kime güveniyorsun?
Sen yine ağzında geveliyorsun.
Burada kalacaksın.
Kıpırdamadan duracaksın.
Böcekleri sever misiniz?
Endişe etmeyin.
Bunu alacak mısın?
Sen, ne yapmak istiyorsun?
Sen bir kitap kurdusun.
Yetki sizde.
Pekâlâ, karar sizin:
Sen çabaladın.
Seni mal!
Dinliyor musun?
Ya sen?
Ağlıyor musun?
Şaka mı yapıyorsun?
Bir söz verdin.
Geç kalacaksın.
Sen aradın mı?
Horlar mısın?
Sen bayıldın.
Anlayıp anlamadığını merak ediyorum.
- Seni aptal!
- Seni aptal!!
Önce sen.
Hey, sen!
Düşeceksin.
- Hatalıydın.
- Siz hatalıydınız.
- Sen hatalıydın.
Korkuyorsun.
Ne demek istiyorsun?
- Ne demek istiyorsun?
- Nereye varmaya çalışıyorsun?
Ne konuştuğunu bilmiyorsun.
Neye bakıyorsun?
Saat kaçta yediniz?
- Saat kaçta kalkarsın?
- Kaçta kalkarsın?
- Kaçta kalkarsınız?
Neyi bekliyorsunuz?
- Neden anlamıyorsun?
- Anlasana.
Senden daha yaşlı olduğumu biliyorsun.
Arayacağını söyledin.
Şimdi yönetimi devralabilirsin.
- Niçin gelmedin?
- Nasıl oldu da gelmedin?