Translation of "Wounds" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Wounds" in a sentence and their turkish translations:

- Some wounds time never heals.
- Some wounds never heal.

Bazı yaralar asla iyileşmez.

- Tom's wounds have healed.
- Tom has healed from his wounds.

Tom'un yaraları iyileşti.

Wounds made with knives heal. Wounds made with words don’t.

Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez.

Time heals all wounds.

- Zaman bütün yaraları iyileştirir.
- Zaman her şeyin ilacıdır.

Will these wounds heal?

Bu yaralar iyileşecek mi?

Wounds heal, scars remain.

Yaralar iyileşir, izleri kalır.

Some wounds never heal.

Bazı yaralar asla iyileşmez.

He died from wounds.

O, yaralardan öldü.

Time wounds all heels.

Zaman bütün topukları aşındırır.

Tom had minor wounds.

Tom'un küçük yaraları vardı.

My wounds have healed.

Yaralarım iyileşti.

The doctor bound my wounds.

Doktor yaralarımı sardı.

Wounds heal as time passes.

Zaman geçtikçe yaralar iyileşir.

Tom recovered from his wounds.

Tom yaralarından kurtuldu.

Tom died from his wounds.

Tom yaralarından öldü.

The wounds are still fresh.

Yaralar hala taze.

Sami opened up old wounds.

Sami eski yaraları açtı.

Tom's wounds weren't self-inflicted.

Tom'un yaraları kendiliğinden olmadı.

She tried to clean the wounds,

Yaralarını temizlemeye çalıştı

Tom is recovering from his wounds.

Tom'un yaraları iyileşiyor.

Don't put salt on my wounds!

Yaralarıma tuz basmayın!

Tom has healed from his wounds.

Tom'un yaraları iyileşti.

Tom later died from his wounds.

Tom daha sonra yaralarından dolayı öldü.

Tom later died of his wounds.

Tom daha sonra yaraları nedeniyle öldü.

Miraculously, Layla's wounds weren't life-threatening.

Mucizevi bir şekilde, Leyla'nın yaraları hayatı tehdit edici değildi.

The soldier made light of his wounds.

Asker yaralarını hafife aldı.

We were astonished when we saw their wounds.

Onların yaralarını gördüğümüzde şaşırmıştık.

Healing the wounds of the heart takes time.

Kalp yaralarını iyileştirmek zaman alır.

They have decided to put aside old wounds.

Onlar eski yaraları bir kenara koymaya karar verdiler.

Many soldiers suffered terrible wounds in the battle.

Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.

- Time heals all wounds.
- Time cures all things.

- Zaman her şeyin ilacıdır.
- Zaman tüm yaraları sarar.

The doctor said you shouldn't scratch your wounds.

Doktor sana yaralarını kaşımaman gerektiğini söyledi.

She wears a veil to hide her wounds.

O, yaralarını gizlemek için bir peçe takar.

He had three bullet wounds in his chest.

Göğsünde üç kurşun yarası vardı.

His wounds were infested with flesh-eating maggots.

Onun yaraları et yiyen kurtçuklarla istila edildi.

The divorce left the man with emotional wounds.

Boşanma adamda duygusal yaralar bıraktı.

Fadil had two gunshot wounds to the chest.

Fadıl'ın göğsünde iki kurşun yarası vardı.

Layla had multiple stub wounds to her back.

Leyla'nın sırtında birden fazla izmarit yarası vardı.

There are wounds that time does not heal.

Zamanın iyileştiremeyeceği yaralar vardır.

Do you really think Tom's wounds are self-inflicted?

Tom'un yaralarının kendi kendine olduğunu düşünüyor musun?

It is said that time heals all the wounds.

Zamanın tüm yaraları iyileştirdiği söylenmektedir.

Only time cures the wounds of a broken heart.

Kırık bir kalbin yaralarını sadece zaman iyileştirir.

I came across the topic of something called chronic wounds.

kronik yara diye adlandırılan bir konuya rastladım.

- Tom died from his injuries.
- Tom died from his wounds.

Tom yaraları yüzünden öldü.

- Tom died from his wounds.
- Tom died of his injuries.

Tom yaralarından dolayı öldü.

Fadil had twenty entrance and exit wounds, yet he survived.

Fadıl'ın yirmi tane giriş ve çıkış yarası vardı ama yine de hayatta kaldı.

They want us to tear open more wounds in our societies

Toplumda daha fazla kanayan yara oluşmasını

Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.

Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.

For all their serious wounds, all of them were in good spirits.

Ciddi yaralarına rağmen onların hepsi iyi ruh hali içindeydi.

Tom saw two men lying on the floor, bleeding from gunshot wounds.

Tom yerde yatan, kurşun yaraları kanayan iki adam gördü.

The coroner didn't find any gunshot wounds on any of the bodies.

Adli tabip cesetlerden herhangi birinde herhangi bir ateşli silah yarası bulmadı.

Publius Scipio's life still hangs in the balance due to wounds he sustained at Ticinus.

Publius Scipio'nun akıbeti Ticinus'ta aldığı yaralardan dolayı hala belirsiz.

While recovering from his latest wounds in this  battle, Lannes received painful news from home:  

Bu savaşta aldığı son yaralar iyileşirken Lannes, evinden acı bir haber aldı:

“The Marshal has died this morning of the  wounds he received on the field of honour.  

“Mareşal bu sabah namus sahasında aldığı yaralardan öldü.

Wounds and fever then forced him to convalesce  in Warsaw, and so miss the Battle of Eylau.

Yaralar ve ateş, onu Varşova'da iyileşmeye zorladı ve bu nedenle Eylau Savaşı'nı kaçırdı.

From the position of the wounds on the body, the police could tell that the attacker was left-handed.

Yaraların vücuttaki konumundan, polis saldırganın solak olduğunu tespit etti.

[narrator] This mighty one and a half meter tall, 100-kilo mammal is immensely powerful and more than capable of inflicting mortal wounds.

1,5 metre uzunluğundaki, 100 kiloluk bu görkemli memeli, çok rahat bir şekilde ölümcül yaralar verebilir.