Examples of using "Separate" in a sentence and their turkish translations:
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
Ayrılma zamanı.
Onlar farklı odalardalar.
O ayrı bir soru.
Onların hepsi ayrı.
Her şey ayrı tutuldu.
Hiç kimse onları ayıramaz.
Ayrı hesaplar istiyoruz, lütfen.
Onlar kendi yollarına gittiler.
Onlar ayrı yataklarda uyuyorlar.
Bir kere yaşamaya başlayın ve her bir ayrı günü ayrı bir yaşam olarak sayın.
herkesin yapacağı şey ayrı
ve ayrı bir kafatası yığınıyla karşılaştılar.
Tamamen farklı bir konu için,
Garson, hesabımızı ayrı getir, lütfen.
- Dili kültürden ayıramazsınız.
- Dil kültürden ayrılmaz.
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
Tom'un anne ve babası ayrı odalarda uyuyorlar.
Telleri ayırmak zorunda kalacağız.
Dan iki ayrı hayat yaşıyordu.
Çöpü ayırmak önemlidir.
İsteklerinizi ihtiyaçlarınızdan ayırın.
O, kimsenin bizi ayırmasına izin vermezdi.
Ayrılmamızı istemiyorum.
Hiçbir şey bizi bir daha asla ayırmayacak.
Sami üç ayrı psikiyatrik değerlendirmeye tabi tutuldu.
Oraya ayrı arabalarla gittik.
Çiftçiler iyi elmaları kötü olanlardan ayırır.
- Tom ve Mary farklı eyaletlerde yaşıyorlar.
- Tom ve Mary farklı devletlerde yaşıyorlar.
Karısından ayrılmak istiyor.
Her yürüyüş ayrı adımlardan oluşmaktadır.
Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli.
Siz ikinizin ayrı banka hesapları var mı?
Fadıl ve Leyla kendi ayrı yollarına gittiler.
Leyla ayrı bir odaya bile taşındı.
Sami, Ferit ve Leyla'yı ayırmaya çalıştı.
Sami ve Leyla ayrı odalarda uyudular.
Cezayir 48 vilayete ayrılır.
daha sonrasında ise bunlar ayrılmaya başladı birbirlerinden
İşi ve zevki ayrı tutmaya çalışırım.
- Tom ve Mary ayrı yollarına gittiler.
- Tom ve Mary yollarını ayırdılar.
O sonunda kocasından ayrılmaya karar verdi.
Her ders için ayrı defterim var.
Sami, Leyla'yı ailesinden ayırmak istedi.
Şimdi de çubukları geniş bir uzaklıkla ayıracağım,
Onlar evli olsalar bile ayrı yatak odalarında uyuyorlar.
Bu şişeyi tüm diğerlerinden ayrı tutuyorum.
Onlar evleninceye kadar ayrı odalarda uyudular.
Ben sana altını kumdan nasıl ayıracağımı göstereceğim.
Ayrı hesapların mı yoksa ortak hesabın mı var?
Yumurtaları kır ve sarıları ve beyazları ayır.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
Polis, iki düşman çeteyi ayırmaya çalıştı.
günümüzdeki eğlencenin bizi ayrıştırmasına neden olduğuna inanıyorum.
Türk Tarih Kurumu ayrı tüzel bir kamu kişiliğe bürünmüştür
Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
Görünüşte koyunları keçilerden ayıramayız.
Yumurtanın sarısını bozmadan beyazından ayırın.
Sami, babası tarafından sahiplenilmiş ayrı bir çiftlik evinde yaşıyordu.
ve altın da kimyasallara tutunup kayalardan ayrılırdı.
çünkü bizi iki farklı şey olarak görmüyorum.
Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.
Yalnızlık ile izole edilmeyi birbirine karıştırmamak gerek. Bunlar iki farklı şey.
Bu belediye organlarının her biri için ayrı bir oylama fişi vardır.
- Dili kültürden ayıramazsınız.
- Dil kültürden ayrılmaz.
Rüyaları gerçekten ayıramaz mısın?
Bir gün karanlık madde için ayrı periyodik bir tablo olacak mı?
Yedince ve sekizinci sınıf öğrencilerinin tamamen ayrı zaman çizelgeleri var.
Uygurlar, geçen yüzyılda iki kez kendi bağımsız devletlerine sahip oldular.
Tom, İngiliz Kilisesinin Birleşik Krallık hükümetinden ayrılmasına karşıdır.
ve çubukların ön uçlarını 30 derecelik bir açıyla ayırabiliyorum.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.
Kadın hemşire "kangofu" ve erkek hemşire "kangoshi" için kullanılan ayrı isimler 2002 yılında "kangoshi" olarak birleştirildi.
Ayrı ayrı sayfalara, en iyi arkadaşınızı anlatın; yaşı, nerede yaşadığı, işi gibi...
Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.
Annem Norveçli, babam ise Danimarkalıydı. Onların iki ayrı dil konuştuklarını öğrendiğimdeyse beş yaşımdaydım.
Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir.