Translation of "We'd" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "We'd" in a sentence and their turkish translations:

We'd better leave.

Gitsek iyi olur.

We'd better wait.

Beklesek iyi olur.

We'd better win.

Kazansak iyi olur.

We'd better hurry.

Acele etsek iyi olur.

We'd better stop.

Dursak iyi olur.

We'd better talk.

Konuşsak iyi olur.

We'd like that.

Onu istiyoruz.

- I think we'd better be going.
- I think we'd better go.
- I think we'd better leave.

Sanırım gitsek iyi olur.

If we'd been on that plane, we'd be dead now.

O uçağa binmiş olsaydık, şimdi ölmüş olacaktık.

- I guess we'd better get going.
- I suppose we'd better get started.
- I think we'd better get started.
- I guess we'd better get started.

Sanırım başlasak iyi olur.

We'd like separate checks.

Biz ayrı hesaplar istiyoruz.

We'd better hurry then.

Öyleyse acele etsek iyi olur.

We'd appreciate a reply.

Bir cevaba minnettar olurduk.

We'd better get going.

Gitsek iyi olur.

We'd be safe there.

Biz orada güvende olacaktık.

We'd be great together.

Birlikte muhteşem olacağız.

We'd better get started.

Başlasak iyi olur.

We'd better move along.

İlerlesek iyi olur.

We'd better be fast.

Hızlı olsak iyi olur.

We'd better find it.

Onu bulsak iyi olur.

We'd better make preparations.

Biz daha iyi hazırlık yapmak istiyoruz.

I knew we'd win.

Kazanacağımızı biliyordum.

We'd better do something.

Bir şey yapsak iyi olur.

We'd better humor Tom.

Tom'u neşelendirsek iyi olur.

We'd better make sure.

- Emin olsak iyi olur.
- Emin olsak daha iyi olur.

We'd better get ready.

Hazırlansak iyi olur.

We'd better get moving.

Harekete geçsek iyi olur.

We'd better get inside.

İçeri girsek iyi olur.

We'd like to help.

Biz yardım etmek isteriz.

We'd better go, Tom.

Gitsek iyi olur, Tom.

We'd better be quiet.

Sessiz olsak iyi olur.

We'd better hurry back.

En kısa zamanda dönsek iyi olur.

We'd better humor them.

Onları eğlendirsek iyi olur.

We'd better humor him.

Onu eğlendirsek iyi olur.

We'd never hire them.

Onları asla çalıştırmayız.

We'd never hire Tom.

Tom'u hiç işe almadık.

We'd never hurt Tom.

Tom'u asla incitmezdik.

We'd like to leave.

Biz ayrılmak istiyoruz.

We'd never consider that.

Biz onu asla düşünmeyiz.

We'd better do that.

Onu yapsak iyi olur.

We'd better get away.

Kaçsak iyi olur.

We'd better leave early.

Erken gitsek daha iyi olur.

We'd better leave now.

Şimdi ayrılsak iyi olur.

I wish we'd waited.

Keşke bekleseydik.

- Tom said we'd get lost.
- Tom said that we'd get lost.

Tom kaybolacağımızı söyledi.

- I thought we'd surprise you.
- I thought that we'd surprise you.

Sana sürpriz yapacağımızı düşündüm.

- I think we'd better leave.
- I think that we'd better leave.

Sanırım gitsek iyi olur.

- I knew that we'd be late.
- I knew we'd be late.

Geç kalacağımızı biliyordum.

- I think we'd better go.
- I think that we'd better go.

Sanırım gitsek iyi olur.

- I thought we'd outsmarted everybody.
- I thought that we'd outsmarted everybody.

- Herkesi kurnazlıkla yendiğimizi sandım.
- Herkesi zekâmızla altettiğimizi sandım.

- We'd like to speak with them.
- We'd like to talk to them.
- We'd like to speak to them.

Onlarla konuşmak istiyoruz.

- We'd like to speak with him.
- We'd like to talk to him.
- We'd like to speak to him.

Onunla konuşmak istiyoruz.

- We'd like to speak with her.
- We'd like to talk to her.
- We'd like to speak to her.

Onunla konuşmak istiyoruz.

- We'd better go pick up him.
- We'd better go pick up her.

Onu almaya gitsek iyi olur.

- We'd like to speak to Tom.
- We'd like to talk with Tom.

Biz Tom'la konuşmak isteriz.

We'd better send for help.

Yardım getirtsek iyi olur.

We'd better make some time.

Biraz zaman yaratsak iyi olur.

We'd better go home now.

Şimdi eve gitsek iyi olur.

We'd like separate checks, please.

Ayrı hesaplar istiyoruz, lütfen.

We'd better leave him alone.

Biz onu yalnız bıraksak iyi olur.

We'd better leave her alone.

Onu yalnız bıraksak iyi olur.

We'd better cancel the hike.

Yürüyüşü iptal etsek iyi olur.

We'd be happy to help.

Yardım etmekten mutlu oluruz.

We'd better think of something.

Bir şey düşünsek iyi olur.

We'd better wake Tom up.

Tom'u uyandırsak iyi olur.

We'd better go find Tom.

Tom'u bulmaya gitsek iyi olur.

We'd better go help Tom.

Tom'a yardım etmeye gitsek iyi olur.

We'd better find it soon.

Onu kısa sürede bulsak iyi olur.

We'd better get in position.

Pozisyon alsak iyi olur.

We'd better check it out.

Bunu kontrol etsek iyi olur.

We'd better take a look.

Bir baksak iyi olur.

We'd better go back in.

İçeriye girsek iyi olur.

We'd do anything for you.

Senin için her şeyi yapardık.

We'd better call the police.

- Polisi aramamız daha iyi olurdu.
- Polisi arasak iyi olur.

We'd better order right away.

Hemen sipariş versek iyi olur.

We'd better wait until tomorrow.

Yarına kadar beklesek iyi olur.

I knew we'd find Tom.

Tom'u bulacağımızı biliyordum.

I knew we'd find you.

Seni bulacağımızı biliyordum.

I wish we'd met earlier.

Keşke daha önce karşılaşsaydık.

I said we'd find Tom.

Tom'u bulacağımızı söyledim.

I said we'd get one.

Bir tane alacağımızı söyledim.

We hoped we'd succeed today.

Biz bugün başarılı olacağımızı umuyorduk.

We'd better warn the others.

Diğerlerini uyarsak iyi olur.

We'd both really appreciate it.

İkimiz de bunu gerçekten takdir ederdik.

We'd make a perfect team.

Biz mükemmel bir takım oluşturacaktık.

Maybe we'd better ask Tom.

Belki Tom'a sorsak iyi olur.

We'd better have a talk.

Konuşsak iyi olur.

We'd better get going now.

Şimdi gitsek iyi olur.

We'd better wake them up.

Onları uyandırsak iyi olur.

We'd better wake him up.

Onu uyandırsak iyi olur.

We'd better wake her up.

Onu uyandırsak iyi olur.

We'd better go help them.

Onlara yardım etmeye gitsek iyi olur.

We'd better go help him.

Ona yardım etmeye gitsek iyi olur.

We'd better go help her.

Ona yardım etmeye gitsek iyi olur.

We'd better go find them.

Onları bulmaya gitsek iyi olur.

We'd better go find him.

Onu bulmaya gitsek iyi olur.

We'd better go find her.

Biz onu bulmaya gitsek iyi olur.

I said we'd find them.

Onları bulacağımızı söyledim.

I said we'd find him.

Onu bulacağımızı söyledim.