Translation of "Ways" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Ways" in a sentence and their turkish translations:

Of these ways.

düşünmeye başladı.

Our ways differ.

Bizim yollarımız farklıdır.

It goes both ways.

O her iki yönde gider.

It works both ways.

Bu iki şekilde çalışır.

Trust goes both ways.

Güven her iki yönde de geçerlidir.

Forget your selfish ways.

Bencilce yollarını unut.

Tom looked both ways.

Tom iki tarafa da baktı.

Seven different ways almost immediately.

yedi farklı şekilde bakma becerim var.

Fairness works in surprising ways.

Adalet beklenmedik yollarla çalışır.

Love moves in mysterious ways.

Aşk gizemli yollarda ilerler.

That reads two different ways.

Bu iki farklı şekilde okunur.

They went their separate ways.

Onlar kendi yollarına gittiler.

Unprecedented ways should be tried.

Görülmemiş yollar denenmeli.

That's a long ways away.

O uzakta uzun bir yol.

People die in different ways.

İnsanlar farklı şekillerde ölür.

I've done it both ways.

Onu her iki şekilde de yaptım.

Sami has changed his ways.

Sami yollarını değiştirdi.

God works in mysterious ways.

Allah'ın hikmetinden sual olunmaz.

- We've still got a ways to go.
- We still have a ways to go.

Hâlâ gidecek bir yolumuz var.

Okay, two ways we can track.

Tamam, iz sürmek için iki yol var.

Human beings communicate in many ways.

İnsanoğlu birçok şekilde iletişim kurar.

He is great in many ways.

Birçok yönden büyük.

They look similar in some ways.

Onlar bazı açılardan benzer görünüyorlar.

He took a taxi both ways.

- Taksiyle gidip geldi.
- Gidiş-dönüş için taksi tuttu.

Let's split the bill three ways.

Hesabı üçe bölelim.

You're like Tom in many ways.

Birçok yönden Tom gibisin.

It's quite a ways from here.

Buradan oldukça uzak.

I've already tried three different ways.

Ben zaten üç farklı yol denedim.

We have different ways of thinking.

Farklı düşünme tarzlarımız var.

Three generations see things three ways.

Üç kuşak şeyleri üç şekilde görür.

You're like them in many ways.

Birçok yönden onlara benziyorsun.

You're like him in many ways.

Birçok yönden ona benziyorsun.

You're like her in many ways.

Birçok yönden ona benziyorsun.

The disease spread in several ways.

Hastalık çeşitli şekillerde yayıldı.

We have a ways to go.

Gidecek bir yolumuz var.

We can't have it both ways.

Ona her iki yoldan da sahip olamayız.

He is wise in some ways.

O bazı açılardan akıllıdır.

Sleep is important in many ways.

Uyku birçok yönden önemlidir.

There are three ways to win.

Kazanmanın üç yolu var.

Prevent others from behaving in similar ways

başkalarının benzer şekillerde davranmasını önlemek

They store their grain in similar ways,

benzer şekilde tahıl muhafaza ediyorlar,

There are several ways to measure speed.

Hız ölçmenin birkaç yolu vardır.

Language can be used in many ways.

Dil çeşitli şekillerde kullanılabilir.

This book is unique in many ways.

Bu kitap birçok yönden eşsizdir.

There are many ways to translate texts.

Metinleri çevirmek için birçok yol var.

We have a long ways to go.

Gidilecek uzun bir yolumuz var.

There are two ways ahead of them.

Önlerinde iki yol var.

Markku has helped me in many ways.

Markku bana birçok yönden yardımcı oldu.

There are two ways of doing this.

Bunu yapmanın iki yolu var.

Tom suggested ways we could save money.

Tom para biriktirebileceğimiz yollar önerdi.

We can study English in many ways.

Birçok şekilde İngilizce çalışabiliriz.

There are better ways to do that.

Bunu yapmak için daha iyi yollar var.

There are other ways to do this.

Bunu yapmanın başka yolları var.

He differs from me in some ways.

O, bazı bakımlardan benden farklı.

He surpasses his rivals in all ways.

O her yönden rakiplerini geçer.

I know several ways to do that.

Onu yapmanın birkaç yolunu biliyorum.

The escaped convicts agreed to part ways.

Kaçan hükümlüler yollarını ayırmaya karar verdiler.

There are many ways to do this.

Bunu yapmak için birçok yol var.

There are no two ways about it.

Onun hakkında iki yol yok.

Language can be used in different ways.

Dil farklı şekillerde kullanılabilir.

You differ from me in many ways.

Birçok yönden benden farklısın.

We still have a ways to go.

Hâlâ gidecek bir yolumuz var.

Tom has helped me in many ways.

Tom birçok yönden bana yardımcı oldu.

I believe that there are other ways.

Başka yollar olduğuna inanıyorum.

Fadil was blind to Layla's dangerous ways.

Fadıl, Leyla'nın tehlikeli yollarına karşı kördü.

Fadil and Layla went their separate ways.

Fadıl ve Leyla kendi ayrı yollarına gittiler.

You can say this in two ways.

Bunu iki şekilde söyleyebilirsiniz.

Tom and I relax in different ways.

Tom ve ben farklı şekillerde dinleniyoruz.

Tom has inspired me in many ways.

Tom bana birçok yönden ilham verdi.

There are several ways to do that.

Bunu yapmanın birkaç yolu vardır.

Sami was back to his old ways.

Sami eski yollarına geri döndü.

Sami started to learn the American ways.

Sami, Amerikan yollarını öğrenmeye başladı.

We split up the loot three ways.

Ganimetleri üçe bölüştük.

And oftentimes we do that in unhealthy ways.

ve çoğu zaman bunu sağlıksız yollardan yaparız.

In some ways, women had the upper hand.

Bazı kısımlarda kadınlar daha üstündü.

Will drive very distinct ways of doing things.

bir şeyleri yapmanın çok ayrı yönlerini kullanacaklarını söylüyor.

Nature reveals itself to us in unique ways,

Zaman penceresinden dünyaya baktığımızda

Then we will really mistake all the ways

öyleyse biz beyaz üstünlüğünün

AI can turn out in many different ways.

Yapay zekâ farklı şekillerde ortaya çıkabilir.

And usually helps us focus in positive ways.

prefrontal kortekste çok şey olur.

And they're boiling their water in identical ways.

ve su kaynatma şekilleri tamamen aynı.

We broke up and went our own ways.

Biz ayrıldık ve kendi yolumuza gittik.

We explored all possible ways of cutting expenditures.

Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.

There are various ways of enduring the pain.

- Acıya dayanmanın birçok çeşit yolu var.
- Acıya katlanmanın birçok yolu var.

She was similar to me in many ways.

Birçok yönden bana benzerdi.

Look both ways before you cross the street.

Caddeyi geçmeden önce her iki yöne bak.

Tom says that he has changed his ways.

Tom ıslah olduğunu söylüyor.

Look both ways before you cross the road.

Yolu geçmeden önce iki yöne de bak.

How many ways are there to do that?

Onu yapmanın kaç yolu var?

You can play this game in different ways.

Bu oyunu farklı şekillerde oynayabilirsin.

There are several ways to fund postgraduate study.

Yüksek lisans eğitimini finanse etmek için çeşitli yollar vardır.

This sentence can be interpreted in two ways.

Bu cümle iki şekilde yorumlanabilir.

Which they could do a number of ways.

birkaç yolla yapabilecekleri seçenek var.

Tom looked both ways before crossing the road.

Tom caddeyi geçmeden önce her iki yöne baktı.

Tom looked both ways before crossing the street.

Tom caddeyi geçmeden önce her iki tarafa da baktı.

In some ways, Boston is nicer than Chicago.

Boston bazı açılardan Chicago'dan daha güzeldir.

Tom crossed the road without looking both ways.

Tom her iki yöne bakmadan yolu geçti.

Tom and Mary have gone their separate ways.

- Tom ve Mary ayrı yollarına gittiler.
- Tom ve Mary yollarını ayırdılar.