Translation of "Reduce" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Reduce" in a sentence and their turkish translations:

That would reduce costs.

Bu, maliyetleri azaltırdı.

We must reduce energy demand.

Enerji talebini azaltmalıyız.

Would significantly reduce the climate impacts.

iklimin etkilerini belirgin biçimde düşürebilir.

Must reduce their own greenhouse gases,

kendi sera gazlarını azaltmaları,

Cure debilitating ailments, reduce infant mortality

bebek ölüm oranlarını azaltma

He tried to reduce his weight.

O zayıflamaya çalıştı.

This medicine will reduce the pain.

Bu ilaç ağrıyı azaltacak.

We need to reduce labor costs.

İşçilik maliyetlerini azaltmamız gerekiyor.

We have to reduce our expenses.

Giderlerimizi azaltmak zorundayız.

He was able to reduce taxes.

O, vergileri azaltabildi.

Reduce the size of your portions.

Porsiyonlarınızın boyutunu küçültün.

- I think we should reduce the price.
- I think that we should reduce the price

Sanırım fiyatı azaltmalıyız.

Could you reduce the price a little?

Fiyatı biraz düşürür müsün?

Condoms greatly reduce the chances of pregnancy.

Prezervatifler gebelik şansını büyük ölçüde azaltır.

That store had to reduce their prices.

O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.

They will need to reduce their expenditures.

Onların harcamalarını azaltmaları gerekecek.

President Arthur wanted to reduce the tariffs.

Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.

We have to reduce the national debt.

Ulusal borcu azaltmak zorundayız.

I'm trying to reduce my carbon footprint.

Karbon ayak izimi azaltmaya çalışıyorum.

How can I reduce my carbon footprint?

Karbon ayak izimi nasıl azaltabilirim?

I think we should reduce the prices.

Bence fiyatları düşürmeliyiz.

As a way to reduce air pollution in cities and also as a way to reduce their dependence

şehirlerdeki hava kirliliğini azaltmanın bir yolu olarak ve bağımlılıklarını azaltmanın bir yolu olarak

- I think we should lower the price.
- I think we should reduce the price.
- I think we should reduce the prices.
- I think that we should reduce the price

Sanırım fiyatı düşürmeliyiz.

We can actively reduce our biases by willpower,

Önyargılarımızı irade gücü ile etkin bir şekilde azaltabiliriz.

In order to reduce the high energy usage,

Yüksek enerji kullanımını düşürmek için

I have to reduce my expenses this month.

- Bu ay giderlerimi azaltmam gerekiyor.
- Bu ay masraflarımı azaltmak zorundayım.
- Bu ay harcamalarımı azaltmak zorundayım.
- Bu ay harcamalarımı kısmam gerekiyor.
- Bu ay harcamalarımı düşürmem gerekiyor.

Therefore, it is necessary to reduce the cost.

Bu nedenle, maliyetin düşürülmesi gereklidir.

He wanted to reduce the tax on imports.

O ithalatta vergi azaltmak istedi.

What are some ways to reduce carbon emissions?

Karbon emisyonlarını azaltmanın birkaç yolu nelerdir?

That this can permanently reduce your capacity for concentration.

bu senin konsantrasyon kapasiteni kalıcı olarak azaltabilir.

We have to reduce the cost to a minimum.

Maliyeti asgariye indirmeliyiz.

Moving to a smaller place will reduce the expenses.

Daha küçük bir yere taşınmak giderleri azaltacaktır.

He had to reduce the price of his wares.

O mallarının fiyatını düşürmek zorunda kaldı.

Can you please reduce the volume of the music?

Lütfen müziğin sesini azaltır mısın?

That we reduce the negative impact of racial stereotyping.

azalttığımızdan emin olmalıyız.

How can we reduce the number of highway accidents?

Karayolu kazaları sayısını nasıl azaltabiliriz?

The way to reduce crime is to eradicate poverty.

Suçu azaltmanın yolu yoksulluğu ortadan kaldırmaktır.

We need to reduce our dependence on fossil fuels.

Fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı azaltmalıyız.

And to reduce teenage pregnancy when used alongside other methods.

olumlu bir tutum geliştirdiğimizi görüyoruz.

Insulation in walls and ceilings to reduce energy use in

kullanarak azaltma.Sıradan ampullerin kompakt

The doctor told Tom to reduce his red meat consumption.

Doktor Tom'a kırmızı et tüketimini azaltmasını söyledi.

A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.

Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.

- Yoga can help reduce stress.
- Yoga can help lower stress.

Yoga stresi azaltmaya yardım edebilir.

Apply some ice to the injured area to reduce swelling.

Şişliği azaltmak için yaralı bölgeye biraz buz uygulayın.

A venture that could help to reduce the billions of pounds

Çevremizi, nehirlerimizi, okyanuslarımızı

The opposition party put forward a bill to reduce income tax.

Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.

Electric power companies are seeking to reduce their use of coal.

Elektrik enerjisi şirketleri kömür kullanımlarını azaltmaya çalışıyor.

This company is using new technologies to reduce its environmental footprint.

Bu şirket çevresel kaplama alanını azaltmak için yeni teknolojiler kullanıyor.

We reduce it to a sad shadow of what it truly is.

Onu, gerçekte olduğu şeyden, üzgün bir gölgeye indirgiyoruz.

You can give medication to massively reduce the damage to the brain.

beyne gelecek zararı büyük oranda azaltmak için hastaya ilaç verebilirsiniz.

Legally binding to reduce emissions to keep the rate of global warming

bağlayıcı ilk küresel anlaşma olan Paris İklim Anlaşması'nın imzalanmasından sonra

Measures to reduce the use of fossil fuels, other gases accumulate in

alarak karbondioksit odaklanmak bir anda, diğer gazlar

Basically, Europe had to reduce the direct aid given to the farmers.

Basitçe, Avrupa'nın çiftçilere direk yardımı azaltması gerekiyordu.

What can I do to reduce the air pollution in this city?

Bu şehirde hava kirliliğini azaltmak için ne yapabilirim?

Its neighbors are implementing and encouraging them to reduce their dependence on oil.

politikalarını etkilemeye başladı. Ve onlar da petrole olan bağımlılıklarını azaltmaya başladılar.

I want to reduce the time it takes to deal with the paperwork.

- Evrak işleriyle uğraşmak için onun aldığı zamanı azaltmak istiyorum.
- Evrak işlerine harcanan zamanı azaltmak istiyorum.

Retirement age. In other words, he is really commited to reduce French public spending.

asla düşürmeyeceğini açıkladı. Başka bir deyişle Fransız kamu harcamalarını düşürmeye kararlı.

We will only consider placing an order if you reduce the price by 5%.

Fiyatı% 5 düşürürseniz yalnızca sipariş vermeyi düşünüyoruz.

- In order to reduce bureaucracy, the government has created a committee with the purpose of

- Bürokrasi'yi azaltmak için, hükümet hangi yasaların eski ve elemine edilmesi gerektiğini

If we place an order for more than 20 units, would you reduce the price?

20 kişiden fazla sipariş verirsek, fiyatta indirim yapıyor musunuz?

- We have considered your proposal, and we have decided that we are not able to reduce the price.
- We've considered your proposal, and we've decided that we aren't able to reduce the price.

Biz senin önerini düşündük ve fiyatı ucuzlatamayacağımıza karar verdik.

Right now Amazon, while you are watching this video, Amazon is working to reduce their dependance

Şu an siz bu videoyu izlerken, Amazon büyük lojistik şirketlere olan

Like layering and materials, could also reduce the flight of golf balls, and solve the problem.

Katmanlama ve malzeme gibi, golf toplarının uçuşlarını da azaltabilir ve problemi çözebilir.

You can reduce your home's heating and cooling costs through proper insulation and air sealing techniques.

Evinizin ısıtma ve soğutma maliyetlerini uygun yalıtım ve hava sızdırmazlık teknikleri yoluyla azaltabilirsiniz.

Of what a candidate should do. On his manifesto he also promises he will never reduce the

tersini söyleyerek kazandı. Manifestosunda asla emeklilik yaşını

Germany is introducing temporary border controls with Austria to reduce the number of migrants coming into the country.

Almanya ülkeye gelen göçmenlerin sayısını azaltmak için Avusturya ile geçici sınır kontrollerine başlıyor.

I've heard that eating one or two servings of fish a week will reduce your chances of getting heart disease.

Haftada bir ya da iki porsiyon balık yemenin kalp hastalığına yakalanma olasılığınızı azaltacağını duydum.

A carbon footprint is the amount of carbon dioxide pollution that we produce as a result of our activities. Some people try to reduce their carbon footprint because they are concerned about climate change.

Bir karbon ayakizi bizim faaliyetlerimizin bir sonucu olarak ürettiğimiz karbondioksit kirlenmesinin miktarıdır. Bazı insanlar iklim değişikliğinden endişeli olduğu için karbon ayakizlerini azaltmaya çalışıyorlar.

The WHO has a plan to reduce the harmful use of alcohol. It includes raising taxes on alcohol, reducing the number of places to buy alcohol and raising the drinking age. Officials say other measures include effective drunk driving laws and banning some alcohol advertising.

Dünya Sağlık Örgütünün alkolün zararlı kullanımını azaltmak için bir planı var. Bu alkolle ilgili vergi yükseltme, alkol alacak yerlerin sayısını azaltma ve içme yaşını yükseltmeyi içermektedir. Yetkililer diğer önlemlerin etkili sarhoş sürücü yasalarını ve bazı alkol reklamlarını yasaklamayı içermektedir.