Translation of "Radiation" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Radiation" in a sentence and their turkish translations:

It's blasting out radiation.

Radyasyon yayıyordu.

Radiation is a big concern.

Radyasyon büyük bir endişedir.

The radiation would kill you.

Radyasyon seni öldürür.

An infrared ray is electromagnetic radiation.

Bir kızılötesi ışın elektromanyetik radyasyondur.

Is there any danger of radiation?

Herhangi bir radyasyon tehlikesi var mı?

Radiation levels are within acceptable limits.

Radyasyon seviyeleri kabul edilebilir sınırlar içindedir.

We don't want any radiation around.

Çevrede hiç radyasyon istemiyoruz.

But there was no radiation. Here too

fakat ortada radyasyon yoktu. Buradan da

Tom has been through chemotherapy and radiation treatment.

Tom kemoterapi ve radyasyon tedavisindeydi.

Spacesuits also protect astronauts from radiation in space.

Uzay elbiseleri astronotları uzaydaki radyasyondan da korur.

Here is the cosmic radiation rain coming from this sun

işte bu güneşten gelen kozmik radyasyon yağmurlarını

Without proper radiation protection, humans can't venture out in deep space.

Uygun radyasyon koruması olmadan, insanlar derin uzayda dışarı çıkamaz.

Tom wears a tinfoil hat to protect his brain from harmful radiation.

Tom zararlı radyasyondan beynini korumak için alüminyum folyo şapka giyer.

It's evident that human behaviour is more dangerous for the environment than radiation.

Apaçık ortadadır ki, insan davranışları çevre için radyasyondan daha tehlikelidir.

It is difficult to determine the state and safety of the radiation leakage.

Radyasyon sızıntısının durumunu ve güvenliğini belirlemek zordur.

Cleaning up radiation, in soil, air, and water, became possible in the 23rd century.

Topraktaki, havadaki ve sudaki radyasyonu temizlemek 23.yüzyılda mümkün oldu.

Yesterday my brother went to Fukushima to help the inhabitants. I'm afraid that the radiation will increase.

Dün, kardeşim sakinlere yardım etmek için Fukushima'ya gitti. Korkarım ki radyasyon artacak.

Yesterday my big brother went to Fukushima to help the locals. I'm very afraid of the rise in radiation levels.

Dün abim yerlilere yardım etmek Fukushima'ya gitti. Ben radyasyon seviyelerindeki artıştan çok korkuyorum.

The foxes that have been exposed to radiation in Chernobyl for twenty-nine years no longer fear humans and are willing to eat from their hands.

Yirmi dokuz yıldır Çernobil'de radyasyona maruz kalmış tilkiler artık insanlardan korkmuyor ve onların ellerinden yemeye hazırlar.