Examples of using "Within" in a sentence and their turkish translations:
ilgili ve merhametli baba figürleri buldular.
Lütfen duyma uzaklığında kal.
O yürüme mesafesi içinde.
Buna hakkınız var.
Ayağını yorganına göre uzat.
Onu ulaşılabilir yere koy.
Onlar işitme menzili içinde.
Tokyo günler içinde teslim oldu.
Gelirine uygun bir şekilde harca.
kendi şirketlerini yöneten girişimciler.
Şaşkınlık verici bir durum.
İçindeki gizli hayatları ortaya çıkarabiliyoruz.
Bu hepimizin içinde olan bir şey.
Bir ay içinde geri gel.
O bir saat içinde varacak.
Bütün bunlar milisaniye içinde oluyor.
İşin içinde iş var.
30 dakikada vardım.
Gerçek güzellik içten gelir.
Bir kahraman senin içinde yatıyor.
O yaklaşık iki hafta içinde.
Bir saat içinde varacağız.
Kapı içeriden açılır.
Mantıklı bir şey yapacağım.
Tom birkaç saat içinde tutuklandı.
Kültürler içinde alt kültürler vardır.
Toplumlar içinde toplumlar vardır.
- Bir hafta içerisinde teslim edebiliriz.
- Bir hafta içinde teslim edebiliriz.
Kendi dilinde okuduğunu anlamada 65 ülke içinde
insanın içinden geldiğini ve
elleriniz dizlerinizin üzerinde.
tadını çıkarabilirsiniz.
48 saat içerisinde hastaneye çevirip
Kendi imkanlarınla yaşamalısın.
Bir saat içinde geri döneceğim.
Üç gün içinde cevap vereceğim.
Bir saat içinde oraya varacağız.
O bir saat içinde geri dönecektir.
O, bir saat içinde gelecek.
O, üç saat içinde dönecek.
Bir hafta içinde sizi arayacağım.
Ben iki saat içinde döneceğim.
O 3 saat içinde dönecektir.
O, üç saat içinde burada olacak.
Radyasyon seviyeleri kabul edilebilir sınırlar içindedir.
O, bir ay içinde ölecekti.
- Tom birkaç ay içinde ayrıldı.
- Tom birkaç ay içinde bıraktı.
Bir hafta içinde Fadıl öldü.
Tom üç saat içinde geri dönecek.
Tom bir saat içinde gelir.
Cezayir içte ve dışta tehditlerle karşı karşıya.
bu evrimin içinde kısa bir an.
benden en fazla 12 durak uzakta olsun.
yani yine kedi içerisinde çeşitlilik gösteriyor
Saniyeler içinde, uzay aracı bir çöp yakma fırını haline geldi.
Okula yürüme mesafesinde yaşıyorum.
Ailemizin çevresinde yetiştik.
Otobüs on dakika içinde gelecektir.
Biletler bir hafta içinde satıldı.
O evimin işitme menzilinde yaşıyor.
- Günahla kazanılırsa, onda herhangi bir kazanç olmaz.
- Helal yoldan kazanılmayan kazanç, kazanç değildir.
Yaya, otuz dakika içinde ulaşacaksın.
Bunu bir saat içinde yapmak istiyorum.
yani kabaca üçte biri yörüngeye giriyor.
Tom bir saat içinde burada olmalı.
Tom bir saat içinde burada olacak.
Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
Heathrow havaalanına kolay erişebilir bir alanda yaşıyoruz.
Saniyeler içinde Dan'ın hayatı sonsuza dek değişecek.
Bir yıl içinde iki defa kaza yaptı.
Bu giysi üç gün içinde değiştirilebilir.
Bir gün içinde onlar Fransadaydı.
Saatler içinde, dünya haberi öğrendi.
Bir yıl içinde, borsa düştü.
O bir hafta içinde geri dönecek.
Köprü iki yılda yapıldı.
Pek çok yıldız galaksiyi oluşturur.
Tom on beş dakika içerisinde burada olmalı.
Sağlık görevlileri birkaç dakika içinde olay yerine geldi.
Tom üç saat içinde dönmeli.
Tom bir hafta içinde dönecek.
Postane yürüme mesafesindedir.
Sami'nin her zaman kolayca ulaşabileceği hapları vardı.
Yurt dışına gitmenin birinci ayının içinde o hasta oldu.
İşte hikâyenin içinde hikâye:
ırkçılık karşıtı çalışma yapmaya başlamaları için destekliyorum.
Fakat buzun içinde saklanan başkaları da var.
dakikalar içinde imha edilirken, diğerleri hızla kaçtı.
Ayaklarını yorganına göre uzatmalısın.
Her ev diğerine bağırma mesafesindedir.
Rapor aynı gün içinde gönderildi.
- 100 metreyi on iki saniyede koşabilir.
- On iki saniyede 100 metre koşabilir.
Gelirine göre yaşamaya çalışmalısın.