Translation of "Perspective" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Perspective" in a sentence and their turkish translations:

You're losing perspective.

Perspektifini kaybediyorsun.

We're losing perspective.

Biz perspektif kaybediyoruz.

You've lost perspective.

Bakış açısını kaybettin.

From a business perspective,

İş perspektifinden bakarsak

My humor, my perspective.

mizah anlayışım, bakış açım...

My perspective shifted cognitively,

Bakış açım bilişsel bir dönüşüm geçiriyor,

Tom has no perspective.

Tom'un perspektifi yok.

To put things in perspective,

Bunları değerlendirirsek

To put things into perspective,

Bunu masaya yatıracak olursak

I share his political perspective.

Onun siyasi bakış açısını onaylıyorum.

Tom has a different perspective.

Tom'un farklı bir perspektifi var.

Tom offered a different perspective.

- Tom farklı bir bakış açısı sundu.
- Tom farklı bir perspektif önerdi.

Let's keep it in perspective.

- Ona bir bütün olarak bakalım.
- Onu perspektifte tutalım.

At least from a comedian’s perspective.

en azından bir komedyenin bakış açısından.

Now, to put this in perspective,

Şimdi bunu biraz irdeleyelim,

It gives you a unique perspective.

Bu size benzersiz bir bakış açısı kazandırır.

I think you've lost your perspective.

Sanırım bakış açınızı kaybettiniz.

Let's look at this in perspective.

Buna geniş açıdan bakalım.

My perspective is similar to yours.

Benim bakış açım sizinkine benzer.

Now, importantly, from the perspective of PTSD,

Önemli olarak TSSB bakış açısından bakarsak

And my perspective changes at that moment,

O anda tüm bakış açım değişiyor

You need to get a new perspective.

Yeni bir bakış açısı elde etmelisin.

We need to keep things in perspective.

İşlere bir bütün olarak bakmalıyız.

Why has your perspective changed so much?

Neden senin perspektifin çok değişti?

Things are going well from my perspective.

Benim bakış açımdan işler iyi gidiyor.

And served us well from an evolutionary perspective.

ve evrimsel açıdan çok işe yaradı.

How has marriage changed your perspective in life?

Evlilik hayattaki bakış açınızı nasıl değiştirdi?

In Skura's perspective, Yanni was the total package.

Skura'nın bakış açısına göre Yanni her açıdan dört dörtlük bir erkekti.

It challenges their perspective, and it changes their attitudes.

biliyorum ki bu onların bakış açısını ve yaklaşımını değiştirecektir.

The picture looks strange because it has no perspective.

Resim derinliği olmadığı için tuhaf görünüyor.

I've decided to approach the problem from another perspective.

Soruna başka bir bakış açısından yaklaşmaya karar verdim.

His opinions and ideas changed my perspective on life.

Onun fikir ve düşünceleri hayata bakış açımı değiştirdi.

Or how could I help them get a different perspective

farklı bir bakış açısını onlara nasıl sunacağımı,

You'll at least consider the perspective I'm making right now,

size sunduğum şu bakış açısını en azından dikkate alırsınız,

That's their first perspective of what beauty and love is.

Çünkü güzellik ve sevgiye olan ilk bakış açıları bu.

The novel is written from the perspective of the protagonist's dog.

Roman, kahramanın köpeğinin bakış açısıyla yazılmıştır.

And look at what you've done from the perspective of the reader.

yaptığınız çalışmaya okuyucunun bakış açısıyla bakmanız lazım.

From a literary perspective, the book is not at the highest level.

Edebi açıdan bakıldığında, kitap en üst düzeyde değil.

But here, again, I think a little historical perspective goes a long way.

Küçük bir tarihsel perspektifin çok yol kat ettiğini düşünüyorum.

Progress in perspective and depth now allowed more realistic images to be drawn

Perspektif ve derinlikteki ilerleme artık daha gerçekçi resimlerin çizilmesini sağlıyordu

I hope the perspective of life has been an inspiration for us too

Hayata karşı bakış açısı umarım bizler için de bir ilham kaynağı olmuştur

Even though you’re seeing things from a completely new perspective you still feel

Çok farklı bir bakış açısından bakıyor olmanıza rağmen,

“From a life philosophy perspective, I believe it’s better to live with little luggage.

“Bir yaşam felsefesi açısından bakarsak, az eşya ile yaşamak daha iyidir.

Until that time, while drawing straight pictures, there was a perspective study with that painting.

O döneme kadar dümdüz resimler çizilirken o tabloyla beraber perspektif bir çalışma olmuş

"The sun is yellow." "That depends on your perspective. I am of the opinion that yellowness is sunny."

"Güneş sarıdır. Bu sizin bakış açınıza bağlı. Ben sarılığın güneşli olduğu fikrindeyim."

- We should consider the problem from a child's point of view.
- We should consider the problem from a child's perspective.

Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.