Examples of using "Ounce" in a sentence and their turkish translations:
Korkunun beni ele geçirmememesi için
Tom'un bir parça insanlığının olmadığı açık.
Sorunu büyümeden halletmeli.
Bir zamanlar terörist bir gruba katıldığını Mary'ye itiraf etmek zorunda kalması Tom'u cesaretlendirdi.