Translation of "Part" in Turkish

0.053 sec.

Examples of using "Part" in a sentence and their turkish translations:

- You got the part.
- They got the part.

Rolü kaptın.

This part is

Bu kısım ise

And part-time women actually outearn part-time men.

Ve yarı zamanlı çalışan kadınlar yarı zamanlı erkeklerden fazla kazanır.

- Tom has done his part.
- Tom did his part.

Tom üzerine düşeni yaptı.

- It's part of my job.
- That's part of my job.
- This is part of my job.

Bu benim işimin bir parçası.

- That was the hard part.
- That was the difficult part.

Bu zor kısmıydı.

You play a part.

Sizin de bir rolünüz var.

Part Two, criminal courtroom.

Kısım iki, ceza mahkemesi.

Only part of it

sadece bir kısmını

Little part of it.

bir bölümünü değiştirin.

Translate the underlined part.

Altı çizili kısmı tercüme et.

It's part of life.

O, hayatın bir parçası.

I've done my part.

- Ben üzerime düşeni yaptım.
- Ben üstüme düşeni yaptım.

Which part was translated?

Hangi bölüm tercüme edildi?

I love this part.

Bu bölümü severim.

That's part of it.

O onun bir parçası.

Mary waitressed part-time.

Mary yarı zamanlı garsonluk yaptı.

They're part-time employees.

Onlar yarı zamanlı çalışanlar.

Tom works part-time.

Tom yarım gün çalışır.

You're part of this.

Bunun bir parçasısın.

You did your part.

Görevini yaptın.

That part was true.

O kısım doğruydu.

They're part of us.

Onlar parçamız.

That's my favorite part.

O en sevdiğim kısım.

That's the hardest part.

O en zor kısım.

That's the worst part.

O en kötü kısmı.

That's the scary part.

O korkutucu bölüm.

Here's the best part.

İşte en iyi parça.

I did my part.

Bana düşeni yaptım.

Everybody did their part.

Herkes rolünü yaptı.

That part is frustrating.

O bölüm sinir bozucu.

What part is wrong?

Hangi kısım yanlış?

That part is good.

O bölüm iyi.

Tom did his part.

Tom üzerine düşeni yaptı.

Here's the funny part.

İşte eğlenceli kısım.

That part was awesome.

Bu bölüm müthişti.

That's the sad part.

O üzücü kısım.

That's the fun part.

O eğlence kısmı.

I like this part.

Bu kısmı beğeniyorum.

That's the hard part.

O zor kısım.

Tom got the part.

Tom rol aldı.

Sami played his part.

Sami rolünü oynadı.

Tom worked part-time.

Tom yarı zamanlı çalıştı.

- You're part of the problem.
- You are part of the problem.

Sorunun bir parçasısın.

The first part is that

birinci yanı şu

I play an important part.

Önemli bir rolüm var.

The actor looked his part.

Aktör kendi bölümünü inceledi.

This is the important part.

Bu önemli rol.

Which part hasn't been translated?

Hangi bölüm çevrilmedi?

This is the tricky part.

İşin zor kısmı bu.

It's part of the job.

O, işin bir parçası.

Could I work part-time?

- Yarı zamanlı çalışabilir miyim?
- Part-time çalışabilir miyim?

You're a part of me.

Sen benden bir parçasın.

I'll never part with it.

Asla onu bırakmayacağım.

Extinction is part of evolution.

Soy tükenmesi, evrimin bir parçasıdır.

Which part do you choose?

Hangi parçayı tercih ediyorsun?

Tom isn't part of this.

- Tom bunun parçası değil.
- Tom'un bu işte parmağı yok.

This is the easy part.

Bu kolay kısım.

This is the hard part.

Bu zor kısmı.

It's part of the system.

Bu, sistemin bir parçası.

That's part of our job.

Bu bizim işin parçası.

You're part of my life.

Sen hayatımın bir parçasısın.

That's the part I like.

Bu sevdiğim parça.

You're part of our team.

Sen bizim takımın parçasısın.

That's part of the plan.

Bu, planın bir parçası.

That's part of the fun.

Bu eğlencenin bir parçası.

That's only part of it.

Bu onun sadece bir parçası.

That was the worst part.

O en kötü kısımdı.

Tom did his part well.

Tom rolünü iyi yaptı.

It's part of my job.

Bu, işimin parçası.

Taiwan isn't part of China.

Tayvan, Çin'in bir parçası değildir.

You never mentioned that part.

O kısımdan hiç bahsetmedin.

My grandfather was part Indian.

Benim büyükbabam kısmen Hintliydi.

My wife works part time.

Karım kısa süreli çalışıyor.

Tom auditioned for the part.

Tom bölümü için elemelere katıldı.

That was the amazing part.

O şaşırtıcı bir bölümdü.

That was the scary part.

O korkutucu bir parçaydı.

He played an important part.

O önemli bir rol oynadı.

Here comes the hard part.

Zor kısım geliyor.

Here comes the good part.

İşte iyi bölüm geliyor.

What was your favorite part?

Favori bölümün hangisiydi?

Tom is doing his part.

Tom üzerine düşeni yapıyor.

Tom certainly did his part.

Tom kesinlikle üzerine düşeni yaptı.

It's part of my responsibility.

Bu benim sorumluluğumun parçası.

We're part of the team.

Biz takımın parçasıyız.

What part don't you understand?

- Hangi kısmı anlamadın?
- Hangi kısmı anlamadınız?

Tom was working part-time.

Tom part-time çalışıyordu.

That was the easy part.

O kolay kısmıydı.

This is my favorite part.

Bu benim en sevdiğim kısım.

You're part of the family.

Sen ailenin bir parçasısın.

You missed the best part.

- En iyi kısmı kaçırdın.
- En iyi kısmı kaçırdınız.

I only work part-time.

Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.

That's the most important part.

O en önemli bölüm.

That's not the important part.

Bu önemli bir parça değil.

Humans are part of nature.

İnsanlar doğanın bir parçasıdır.

I have an important part.

Önemli bir rolüm var.

It's part of her charm.

Onun cazibesinin bir parçası.