Examples of using "Fred" in a sentence and their turkish translations:
Fred bir topa tekme attı.
Fred tembel bir adam.
- Fred her zaman yalan söylüyor.
- Fred hep yalan söylüyor.
Fred, sık sık sınıfa geç geliyor.
Ben sokakta Fred'e rastladım.
Fred yüksek sesli müzik duyduğunda, rahatsız olur.
Fred annesine uzun bir mektup yazdı.
Selam, Fred. Perşembe günü badminton oynamaya ne dersin?
Fred bir cerrah olmak için yetişti.
Fred annemi gittiği her yerde takip etti.
Fred'le konuşan çocuk Mike'dır.
Fred eşine büyük bir servet bıraktı.
Fred, Zürih üzerinde uçan uçağı gördü.
Fred'in işten atıldığını duydun mu?
Fred pazartesi günü Avrupa'ya gidiyor.
Ertesi yıl, Fred Korematsu'nun enterne edilmesini onayladı.
Fred küçük erkek kardeşine çiti boyattı.
Fred ve George arayı nöbetleşerek sürdüler.
Fred, karısının dırdırından çok rahatsız idi.
Fred bütün günü bir iş arayarak geçirdi.
John ve Fred bir bandoda çalmıyor.
Fred'in annesiyle birlikte Kyoto'u ziyaret edişini hatırlıyorum.
evet çünkü bu Donald Trump'ın babası Fred Trump
Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onunla çıkmaya başladı.
- Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti.
- Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar ileri gitti.
Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.
Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onlar birbiriyle görüşmeye başladı.
Fred kapıya ulaşmaya çalıştı fakat yolda masa vardı.