Translation of "Families" in Turkish

0.044 sec.

Examples of using "Families" in a sentence and their turkish translations:

They have families.

Aileleri var.

For individuals, for families,

Ne bireyler ve aileler

Mentioned families class separations

sözü geçen aileler sınıf ayrılıkları

Families with teething teeth

Diş çıkaran ailelerin

It's great for families.

Bu, aileler için harika.

We all have families.

Hepimizin aileleri var.

Some families have maids.

Bazı ailelerin hizmetçileri var.

Twenty families live here.

Burada yirmi aile yaşar.

Families should live together.

Aileler birlikte yaşamalı.

Families have been devastated.

Aileler perişan edildi.

Families have been destroyed.

Aileler yok edildi.

Destroying and damaging countless families.

Bu da sayısız aileyi yıkıp zarar veriyordu.

Small families draw closer together.

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

Effective families in state administration

devlet yönetiminde etkili aileler

They're children from poor families.

Onlar fakir ailelerin çocukları.

They have families to feed.

Onların besleyecek aileleri var.

Go back to your families.

Ailelerinize geri gidin.

The revolution divided many families.

Devrim birçok aileleri böldü.

Or happening in the families' organization

veya ailelerin organizesinde gerçekleşiyor

And help Cambodian families escape poverty.

ve Kamboçyalı ailelerin fakirlikten kurtulmasına uğraşıyoruz.

The house could accommodate two families.

Ev iki aileyi barındırabiliyordu.

Thousands of families were left homeless.

Binlerce aile evsiz kaldı.

Two families live in the house.

Evde iki aile yaşıyor.

Two families live in that house.

İki aile o evde yaşıyor.

The hostages reunited with their families.

Rehineler ailelerine kavuştular.

Soldiers came home and started families.

Askerler eve geldiler ve aile kurdular.

We're doing it for our families.

Onu ailelerimiz için yapıyoruz.

Rather than let black families swim, too.

halka açık havuzu boşaltmaya karar verdiler.

We stand by him, the 86 families.

Onun yanındayız. 86 ailenin tamamı.

Because they have to support their families.

...çünkü ailelerinin geçimini sağlamak zorundalar.

Four families were killed in the fire.

Yangında dört aile öldürüldü.

Two families live in the same house.

İki aile aynı evde yaşamaktadır.

The two families live under one roof.

İki aile tek bir çatı altında yaşıyor.

Authorities in space colonies encouraged larger families.

Uzay kolonilerinde yetkililer daha büyük aileleri teşvik etti.

Many families eat dinner while watching TV.

Birçok aile TV izlerken akşam yemeği yerler.

I studied the structure of Ainu families.

Auni ailelerinin yapısını inceledim.

We have supplied those families with food.

Bu ailelere yiyecek verdik.

Many young families live in this area.

Birçok genç aile bu bölgede yaşar.

Fifty families live in this tiny village.

- Bu küçücük köyde elli tane aile yaşar.
- Bu küçücük köyde elli aile yaşıyor.

Most of the farmers had large families.

Çiftçilerin çoğunun büyük aileleri vardı.

There are fifty families in this village.

Bu köyde elli aile var.

Six families live in this apartment house.

Altı aile bu dairede yaşıyor.

The two families have very close ties.

İki ailenin çok yakın bağları var.

Rising drug costs are pushing families into homelessness,

Yükselen ilaç fiyatları aileleri evsizliğe,

Now we have 20,000 destitute families. That's 0.5%.

Şimdi muhtaç durumda 20.000 aile kaldı, yani oran %0,5.

He has no sympathy for single parent families.

Tek ebeveynli aileler için hiç sempatisi yok.

Four families lost their lives in the fire.

Dört aile yangında hayatını kaybetti.

Some families spend their vacation near the beach.

Bazı aileler tatillerini deniz kenarında geçiriyorlar.

They found out their families didn't get along.

Onlar ailelerinin geçinmediğini öğrendiler.

There's a trend these days towards small families.

Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.

The government lowered taxes for lower-income families.

Hükümet düşük gelirli aileler için vergileri düşürdü.

Tom and Mary both come from dysfunctional families.

Hem Tom hem de Mary işlevsel olmayan ailelerden geliyorlar.

These apartments are designed specifically for young families.

Bu daireler genç aileler için özel olarak tasarlanmıştır.

The homes of hundreds of families were burned.

Yüzlerce ailenin evi yanmıştı.

Families began to have fewer and fewer children.

Aileler gittikçe daha az çocuk sahibi olmaya başladı.

We spent some time talking about our families.

Ailelerimiz hakkında konuşarak biraz zaman geçirdik.

I watched again and again families work odd jobs,

Ailelerin sürekli tuhaf işlerde çalışıp sonunda boşta bir iş olmadığını

The dogs go up front to see their families,

Köpekler ailelerini görebilmek için can atıyorlar

Most have families who could be caring for them

Birçok aile düzgün desteği olsaydı

The quarrel left a gulf between the two families.

Kavga iki ailenin arasını açtı.

They found that their families didn't like each other.

Onlar ailelerinin birbirini sevmediğini bulmuşlardı.

We have families we have to take care of.

İlgilenmek zorunda olduğumuz ailelerimiz var.

Tom and Mary announced their engagement to their families.

Tom ve Mary nişanlarını ailelerine duyurdular.

Monopoly is a popular game for families to play.

Monopoly ailelerin oynaması için popüler bir oyun.

In the end the two families accepted their fate.

Sonunda iki aile kaderini kabul etti.

There are only two Italian families in this neighborhood.

Bu mahallede sadece iki İtalyan ailesi vardır.

Families needed a lot of help on the farm.

Ailelerin çiftlikte çok yardıma ihtiyacı vardı.

- He came from one of the richest families in America.
- He came from one of the richest families in the United States.

O, Amerika'daki en zengin ailelerin birisinden geldi.

By creating strong partnerships between our families and our schools.

bunun gücünden faydalanabilir.

I watched families and communities go from being laid off,

Ailelerin ve bir grup insanın işten çıkarıldığını, eksik iş olanaklarını,

However, I never thought about what their families were like.

Ama, onların aileleri nasıl diye hiç düşünmüyordum.

That is different. And like mine, all the other families.

Bu büyük bir değişiklik. Diğer aileler için de öyle.

Or say my indifference to the children of wealthy families

yoksa zengin ailelerin çocuklarına olan ilgisizliğimi dersin

She comes from one of the town's most respected families.

O, şehrin en saygın ailelerinin birinden geliyor.

Denying a quality education to the children of working families is as wrong as denying health care or child care to working families.

Çalışan ailelerin çocukları için kaliteli bir eğitimi inkar etmek çalışan aileler için sağlık hizmetlerini ya da çocuk bakımını inkar etmek kadar yanlıştır.

Between their families and the countries that they were born in.

ezilen genç insanlar buldum.

Of being strong, dependable, and able to provide for their families.

yerine getirememekten zaten kendilerini hatalı buluyor.

I advise those families to take their pet to the shelter

Bu gibi ailelere, hayvanları barınaklara götürüp

He sprang from one of the best families in the north.

O, kuzeydeki en iyi ailelerin birinden gelmiştir.

Many families left to make a new life on the frontier.

Birçok aile sınırda yeni bir hayat kurmak için ayrıldı.

They just want a better life for themselves and their families.

Sadece kendileri ve aileleri için daha iyi bir hayat istiyorlar.

They were facing so many problems with their families and their communities

Çocuklarının mutluluğu ve hayatından çok

Many families went west to make a new life on the frontier.

Çok sayıda aile sınırda yeni bir hayat kurmak için batıya gitti.

John and Robert spent their vacations at Martha’s Vineyard with their families.

John ve Robert tatillerini aileleriyle birlikte Martha's Vineyard'da geçirdiler.

There was bad blood between the two families in "Romeo and Juliet."

"Romeo ve Juliet"'te iki aile arasında düşmanlık vardı.

The mayor expressed his sympathy to all the families of the victims.

Belediye başkanı, tüm kurbanların ailelerine duygudaşlığını ifade etti.

There was bad blood between the two families in "Romeo and Juliet".

Romeo ve Juliet'te iki aile arasında kötü kan vardı.

There are lots of things we could do to help those families.

O ailelere yardım etmek için yapabileceğimiz birçok şey var.

These identical twins were separated at birth and raised in different families.

Bu tek yumurta ikizleri, doğumda ayrıldılar ve farklı ailelerde yetiştirildiler.

It was swept under the carpet and a cause of shame amongst families.

Bu saklanan ve ailelerde utanca neden olan bir konuydu.

They have time to spend with their families or to enjoy their hobbies.

Aileleri ile vakit geçirmek için vakitleri var veya hobilerinden zevk alıyorlar.

When I was a child, only children from wealthy families had ringed notebooks.

Ben çocukken, sadece zengin ailelerin çocuklarının spiralli defterleri vardı.

That the first thing they have to do is recruit their partners and families.

yapmaları gereken ilk şey eşlerini ve ailelerini davaya dâhil etmektir.

Happy families are all alike; every unhappy family is unhappy in its own way.

Tüm mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aile kendi yolunda mutsuzdur.

Tom apologized to the families of the victims for the explosion at the factory.

Tom fabrikadaki patlama için kurbanların ailelerine özür diledi.

Sami was required to write letters of apology to the families of the victims.

Sami'nin kurbanların ailelerine özür mektubu yazması gerekiyordu.

What do you think the families who are unable to feed their children to do?

Çocuğuna ekmek yediremeyecek duruma düşen aileler sizce ne yapacak?

In addition, millions of families will be forced to evacuate their homes and emigrate from

Buna ek olarak, yeryüzünden kaybolmakla en çok tehdit eden ülkeler de dahil olmak üzere