Examples of using "Collapse" in a sentence and their turkish translations:
Bu çökecek.
Bu doktrin düşünsel olarak çöktü de.
2008 ekonomik çöküşünde,
tüm konsept yerle bir olabilir.
Kule çökecek.
Medeniyetimiz bir gün çökecek mi?
Bu bina çökmek üzere.
Çatı çökmek üzere.
- Ev yıkılmak üzere.
- Ev üflesen yıkılacak vaziyette.
çok fazla çöküş pornosundan uyuşmuş durumdayız.
Yanan bina çökmek üzereydi.
Ülkenin ekonomisi çökmek üzeredir.
Tüm finansal sistem yakında çökecek mi?
Tom yıkılacak gibi görünüyor.
- Eski köprü yıkılma tehlikesi içinde.
- Eski köprü yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
Ev çökmek üzereydi.
MİT, 2030 yılına kadar küresel ekonomik çöküş öngördü.
Binalar eski ve çökmek üzereler.
Tom düşecek gibi görünüyordu.
yaşayan orduyu çiçek gibi alıyor.
balık stoklarında çöküşü önlemeye yardımcı oluyor
ve gerçekler üzerine kurulmayan köprüler yıkılacak.
Ev her an çökmek üzere gibi görünüyordu.
Zaten bu olay çöküşün en net göstergesidir
bulunmasını ve Napolyon imparatorluğu çökmeye başladığında bile sonuna kadar direniş göstermesini sağladı.
Burada kalamayız. Çatı çökmek üzere.
Büyük bir deprem olursa ev gerçekten çökebilir!
Yeni beton platformun çökmesi, dört işçiyi öldürdü.
Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi.
Soğuk Savaş, Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle sona erdi.
Bu kesinlikle Himilco'nun adamları arasında ki ani moral çöküşünü açıklıyor
Sırp şövalyeleri düşmanın yanından geçerek Sigismund'un sağ kanadını birkaç dakika yok ederek
ve birçok işçinin ölümüne neden olan bir patlamanın ardından içerisinde çalışılamayacak bir hâle gelmiş.
Yıldızlar büyüktür, çünkü onlar sıcaktır; onların yakıtı bittiğinde, onlar çökerler.
Bu tünelin çökmeyeceğinden emin olmak mühendislere kalmış.
Yunanistan mali sisteminin çökmesini önlemek için radikal tedbirler alıyor.
Şimdiden Türkiye'nin çöküşünün bırakacağı etkiyi hayal edebilmeniz lazım
Şehrin 1940'larda yapılmış çok katlı yapıları çökme tehlikesindeler.
Ülkemizin altyapısı kırılgandır ve ekonomik bir şok geçirirse tamamen çökebilir.