Examples of using "Catastrophe" in a sentence and their turkish translations:
Büyük bir felaket.
Bu bir felaket.
İklim felaketinden otoriteryen rejime kadar
Büyük bir felaket bekleniyor.
Birkaç yolcu felaketi atlattı.
Bir felaket engellendi.
Bu korkunç olayın yaşandığı sırada
Ne yazık ki, birkaç yolcu felaket atlattı.
Bu benim için bir felaketti.
Biz başka bir felaketin eşiğindeyiz.
Bu gizemli felaket tüm köyü perişan etti.
Norveçliler için bir felaketti ama İngilizler için de bir felaketti,
Bu bir felaket.
Afrika'ya yolculuğumuz bir felaket oldu.
- Bugün Çernobil felaketiyle ilgili bir film izledim.
- Bugün Çernobil faciasıyla ilgili bir film izledim.
Felaketin sebebini ilk biz açıklayacağız.
Afrika'ya gezimiz bir felakete dönüşüyor.
Stamford Bridge Muharebesi elbette bir felaketti.
Kimse, meteor düşmesi gibi küresel bir doğal afeti hafife alamaz.
Yapabilecekleri en iyi şey, kaçınılmaz felaketi bekleyip
2012 yılında bir felaket oluşacağını iddia edenler var.
ve felakete işaret eden şey, son zamanlarda sahillerin
Eğer bu şehir çökerse, şu anki insani kriz tam bir felakete dönüşebilir.
Başımıza gelen bu felaket öngörülebilir olsa da, bunu önlemek için kimse kılını dahi kıpırdatmadı.
Kara para skandalı, 11 Eylül, euronun yayılması, Eski Avrupa, IV. Hartz, Bayan Başbakan, vantilatör mili, iklim felaketi, mali kriz, enkaz primi ve kızgın vatandaş, Almanya'da yılın son 10 kelimesidir.