Examples of using "Heels" in a sentence and their turkish translations:
O yüksek topuklu giyiyor.
Topuklu giyiyor musun?
Ben alçak topuklu tercih ederim.
Zaman bütün topukları aşındırır.
O topuklu giymeyi sevmez.
Mary topuklarını parçalıyor.
Mary sık sık yüksek topuklu giyer.
Mary yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
Bu korkunç olayın yaşandığı sırada
O topuklarını bize gösterdi.
Askerler topuklarını birlikte tıkırdattı.
Mary yüksek topuklu ayakkabıları sever.
Deli gibi âşık.
Yüksek topuklu giymekten hoşlanmam.
O, Mary'ye sırılsıklam âşık.
Köpek topuklarının üzerinde yürüyordu.
- Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş.
- Akılsız başın cezasını ayaklar çeker.
- Onun için tepetaklak oldu.
- Ona sırılsıklam aşık oldu.
Tom Mary'ye deli oluyordu.
Senin penisinden daha büyük topuklar giyiyorum.
Mary yüksek topuklu ayakkabılarını giydi.
O, bol para harcayarak eğleniyordu.
Çatıdan kafa üstü düştü.
Köpekler atladı ve onun topukları hakkında hırladı.
O suya tepetaklak düştü.
Tom yüksek topuklu ayakkabı giyen kızları sevmez.
O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
Tom Mary'ye sırılsıklam aşık oldu.
O, kısa bir etek ve yüksek topuklu ayakkabı giyiyordu.
Tom Mary'ye sırılsıklam aşık olmuştu.
Bu çorapların topuklarında delikler var.
Tom, Mary'ye sırılsıklam âşık.
- O bir polis gördüğünde tabanları yağladı.
- O bir polis gördüğünde koşarak kaçtı.
Onun bürosunun dışında bir saat boyunca bekledim.
Mary yüksek topuklu giydiği zaman Tom'dan daha uzundur.
Tom ve Mary birbirlerine sırılsıklam âşık oldular.
Flaminius'a gelirsek her şey peşi sıra geldiğinden onun da bunu yapmaya vakti yoktu.
Ona sırılsıklam âşık olduğum doğrudur.
Benim yeni çizmelerim gerçek deriden yapılmış ve nispeten yüksek topuklara sahiptir.
Bir zamanlar Tom'un ayağı trende yüksek topuklu giyen bir kadın tarafından ezildi.
Markku Liisa'ya sırılsıklam aşıktı.
- Hırsız, köpek havlamasını duyunca topukladı.
- Hırsız, köpek havlamasını duyunca tabanları yağladı.