Translation of "Survived" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Survived" in a sentence and their turkish translations:

- We survived!
- We survived.

Hayattayız!

We survived.

Ve atlatmayı başardık.

Everyone survived.

Herkes hayatta kaldı.

I survived.

Ben hayatta kaldım.

You survived.

- Sen hayatta kaldın.
- Siz hayatta kaldınız.

Who survived?

Kim hayatta kaldı?

Tom survived.

Tom hayatta kaldı.

Sami survived.

Sami hayatta kaldı.

- Tom could've survived.
- Tom could have survived.

Tom sağ kurtulabilirdi.

Tom survived unharmed.

Tom sağ salim kurtuldu.

He miraculously survived.

Mucize eseri olarak hayatta kaldı.

Fortunately, Tom survived.

Neyse ki, Tom kurtuldu.

Three people survived.

- Üç insan kurtuldu.
- Üç insan hayatta kaldı.
- Üç kişi sağ kurtuldu.

We barely survived.

Güçlükle hayatta kaldık.

Incredibly, Layla survived.

Leyla inanılmaz bir biçimde hayatta kaldı.

- No one survived the accident.
- Nobody survived the accident.

Hiç kimse kazadan kurtulmadı.

We survived the earthquake

depremden de sağ kurtulduk

He survived the accident.

O, kazadan sağ kurtuldu.

Tom survived the accident.

Tom kazadan sağ kurtuldu.

How many people survived?

Kaç kişi kurtuldu?

Thank God I survived.

Tanrıya şükür hayatta kaldım.

Tom survived three shipwrecks.

- Tom üç deniz kazasından hayatta kaldı.
- Tom üç deniz kazasından sağ kurtuldu.

Only three people survived.

- Sadece üç kişi kurtuldu.
- Sadece üç kişi hayatta kaldı.

Tom and Mary survived.

Tom ve Mary kurtuldu.

Tom has always survived.

Tom her zaman ayakta kaldı.

I'm glad you survived.

Hayatta kaldığına sevindim.

Only one man survived.

Sadece bir adam hayatta kaldı.

Both of them survived.

Onların ikisi de kurtuldu.

Tom survived the attack.

Tom saldırıdan sağ kurtuldu.

Tom survived his injury.

Tom yaralanmasından sağ kurtuldu.

Fadil survived the incident.

Fadıl kazayı atlattı.

Fadil survived bone cancer.

Fadıl kemik kanserinden kurtuldu.

Tom survived the incident.

Tom kazayı atlattı.

Tom survived the crash.

Tom kazadan kurtuldu.

Sami survived the crash.

- Sami kazadan sağ kurtuldu.
- Sami kazayı atlattı.

Sami survived that night.

Sami o gece hayatta kaldı.

None of them survived.

Hiçbiri hayatta kalmadı.

- Very few passengers survived the accident.
- Few passengers survived the accident.

Kazadan birkaç yolcu sağ kurtuldu

Well, you survived the night.

Geceyi atlattık.

Those who survived were captured.

Hayatta kalanlar tutsak alınıyor.

He survived the plane crash.

Uçak kazasından sağ kurtuldu.

She has survived three wars.

O üç savaş hayatta kaldı.

He survived a flight accident.

Bir uçak kazasında hayatta kaldı.

We survived by sheer luck.

- Şans eseri kurtulduk.
- Kurtulmamız tamamen şans eseriydi.

Their company survived the crisis.

Şirketleri krizi atlattı.

No one survived the crash.

Kazada kimse hayatta kalmadı.

She survived an abusive childhood.

O küfürlü bir çocukluk atlattı.

Dan survived with minor injuries.

Dan ufak yaralarla kurtuldu.

Dan survived the car crash.

Dan araba kazasında hayatta kaldı.

Dan survived a pitbull attack.

Dan bir pitbull saldırısından hayatta kaldı.

Tom survived the car crash.

Tom araba kazasında hayatta kaldı.

Few passengers survived the catastrophe.

Birkaç yolcu felaketi atlattı.

Fortunately he survived the accident.

Neyse ki o kazayı atlattı.

It's amazing that Tom survived.

Tom'un hayatta kalması şaşırtıcı.

Tom barely survived the attack.

Tom zar zor saldırıyı atlattı.

Tom survived the plane crash.

- Tom uçak kazasından kurtuldu.
- Tom uçak kazasını atlattı.
- Tom uçak kazasında hayatta kaldı.

I'm happy Tom survived that.

Tom hayatta kaldığı için mutluyum.

Fadil survived the brutal assault.

Fadıl acımasız saldırıdan kurtuldu.

Layla's house survived the flames.

Leyla'nın evi alevleri atlattı.

Layla survived the horrible attack.

Leyla korkunç saldırıyı atlattı.

Sami survived worse than that.

Sami ondan daha kötüsünü atlattı.

Not many of us survived.

- Çoğumuz kurtulamadık.
- Pek azımız hayatta kalabildi.

Practically none of the Norwegians survived.

Neredeyse hiçbir Norveçli hayatta kalamadı.

Only two people survived the earthquake.

- Sadece iki kişi depremi atlattı.
- Depremden yalnızca iki kişi sağ kurtuldu.

He survived being struck by lightning.

O, yıldırım çarpması sonucu kurtuldu.

Tom and Mary survived the bombing.

Tom ve Mary bombardımanı atlattılar.

He's the only one who survived.

Hayatta kalan tek kişi o.

I'm the only one who survived.

Kurtulan tek kişiyim.

Tom survived the accident relatively unscathed.

Tom kazayı nispeten yarasız atlattı.

No one survived the plane crash.

Uçak kazasında kurtulan olmadı.

Not even a single person survived.

Tek bir kişi bile hayatta değil.

The house survived the landslide intact.

Ev, heyelanı sağlam atlattı.

Very few passengers survived the accident.

Kazadan çok az yolcu kurtuldu.

He survived a severe heart attack.

O, ağır bir kalp krizi geçirdi.

How do you think Tom survived?

Tom'un nasıl hayatta kaldığını düşünüyorsun?

The protestor was shot, but survived.

Protestocu vuruldu ama hayatta kaldı.

Unfortunately, few passengers survived the catastrophe.

Ne yazık ki, birkaç yolcu felaket atlattı.

I've survived a lot of things.

Birçok şeyi atlattım.

Miraculously, Fadil survived the vicious assault.

Mucizevi bir şekilde, Fadıl şiddetli saldırıdan kurtuldu.

Layla survived the ice-cold night.

Leyla buz gibi geceyi atlattı.

Tom has survived three heart attacks.

Tom üç kalp krizi atlattı.

Tom is lucky to have survived.

Tom hayatta kaldığı için şanslı.

Tom is survived by his parents.

Tom geride kederli ana-babasını bıraktı.

Tom got shot, but he survived.

Tom vuruldu ama ölmedi.

- I don't see how they could've survived.
- I don't see how they could have survived.

Onların nasıl hayatta kalabildiğini anlamıyorum.

- It's not known how many of them survived.
- It isn't known how many of them survived.

Onlardan kaç tanesinin hayatta kaldığı bilinmemektedir.

His circumstances were bleak, but he survived.

Durumu umutsuzdu ama hayatta kaldı.

All the passengers died, but he survived.

Bütün yolcular öldü ama o hayatta kaldı.

Since a disaster occurred, few passengers survived.

Bir felaket olduğundan beri birkaç yolcu hayatta kaldı.

He survived his wife for many years.

O yıllarca karısını yaşattı.

Tom survived three days in the mountains.

Tom dağlarda üç gün kaldı.

I was the only one who survived.

Kurtulan tek kişi bendim.

Tom was among the few who survived.

Tom hayatta kalan birkaç kişi arasındaydı.