Examples of using "Volle" in a sentence and their turkish translations:
Dolunay.
Ağzın doluyken konuşma.
Yine dolunay çıktı.
Herkes avazı çıktığı kadar şarkı söyledi.
- Ağzın doluyken konuşma.
- Yemek yerken konuşma.
- Ağzında yemek varken konuşma.
- Dolu ağızla konuşma.
Dün bir dolunay vardı.
Dolunay güzel.
Dolunayın ışığı çitaların avlanmasına yardımcı oluyor.
Dolunayın dönmesiyle...
Fabrikalarımız tam kapasite çalışıyor.
Laleler şimdi tam çiçekleniyorlar.
Noel ağacı ışıklarla ışıyordu.
Ağzın doluyken konuşma.
Dolunay en parlak hâlinde.
O dolunay mı yoksa yeni bir ay mıydı?
Kamyon yolda tüm hızıyla dönüyordu.
İyi akşamlar. Bütün bir bardak süt istiyorum.
Çoğu zaman dolunaya denk gelecek şekilde ürerler.
Dolunay ve dolunaya yakın gecelerde en çok şansa sahip.
Dolunayla birlikte... ...gelgit suları en yükseğe çıkar.
Kalabalık otobüste birinin adımı seslendiğini duydum.
Fakat dolunay varken bile... ...talih birden dönebilir.
Ama zifiri karanlık değil. Dolunayın ışığı Güneş'inkinden 400.000 kat daha sönüktür.
Ve tam güçte olsalardı, kazanacaklarını düşünmeden duramazsın.