Translation of "Praat" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Praat" in a sentence and their turkish translations:

Van praat komt praat.

Yerin kulağı var.

- Spreek!
- Praat.

Konuş!

- Praat nooit met vreemden.
- Praat nooit met onbekenden.

Yabancılarla asla konuşma.

- Praat niet tegen mij.
- Praat niet tegen mij!

Benimle konuşma.

Ik praat graag.

Konuşmayı severim.

Meg praat veel.

Meg çok konuşur.

Praat met Tom.

Tom ile konuş.

Hij praat goed.

O, iyi konuşur.

Praat met mij!

Konuş benimle.

Ze praat veel.

O çok konuşur.

Praat met iemand.

Birisiyle konuş.

Praat met hen.

Onlarla konuş.

Paul praat veel.

- Paul çok konuşur.
- Paul çok konuşuyor.

Hij praat veel.

O, çok konuşur.

- Praat met me!
- Spreek met me!
- Praat met mij!

Benimle konuş!

- Ik praat constant met mezelf.
- Ik praat voortdurend met mezelf.

- Ben sürekli olarak kendi kendime konuşurum.
- Daima kendi kendime lakırdı ederim.

Praat niet zo hard.

Yüksek sesle konuşma.

Mijn oma praat langzaam.

- Büyükannem yavaş konuşur.
- Anneannem yavaşça konuşuyor.

Ze praat te veel.

O, çok fazla konuşur.

Luister terwijl ik praat.

Ben konuşurken dinle.

- Spreek niet.
- Praat niet.

- Konuşma.
- Konuşmayın.
- Konuşmayınız.

Praat alsjeblieft met mij.

Lütfen, konuş benimle.

Je praat te veel.

Çok fazla konuşuyorsun.

Met wie praat ik?

Ben kimle konuşuyorum?

Niemand praat met me.

Hiç kimse benimle konuşmuyor.

Tom praat met zichzelf.

Tom kendi kendine konuşuyor.

- Praat niet.
- Niet praten!

Konuşma!

Ik praat tegen mezelf.

Kendi kendime konuşuyorum.

Praat je over ons?

Bizim hakkımızda konuşur musunuz?

Praat met mijn advocaten.

Avukatlarımla konuş.

Praat wat zachter a.u.b.

- Lütfen sesini alçalt.
- Lütfen sesinizi alçaltın.
- Lütfen sesinizi alçaltınız.

Praat niet zo bekakt!

Öyle yapmacık konuşma!

Tom praat erg hard.

Tom çok yüksek sesle konuşur.

Sami praat over islam.

Sami İslam hakkında konuşuyor.

Niemand praat over mijn land.

Hiç kimse ülkem hakkında konuşmuyor.

Hij praat in zijn slaap.

O, uykusunda konuşuyor.

Praat niet in de leesruimte.

Okuma odasında konuşma.

Ik praat in mijn slaap.

Uykumda konuşurum.

Met jou praat ik niet.

Seninle konuşmam.

Praat niet zo tegen hem.

Onunla öyle konuşma.

Je praat in je slaap.

Sen uykunda konuşuyorsun.

Mijn broer praat te veel.

Erkek kardeşim çok fazla konuşur.

Tom praat vaak tegen zichzelf.

Tom sık sık kendi kendine konuşur.

Ik praat met een vriend.

Ben arkadaşımla konuşuyorum.

Mijn broer praat erg snel.

Erkek kardeşim çok hızlı konuşur.

Praat je tegen je planten?

Bitkilerinle konuşur musun?

Ik praat met mijn kind.

Çocuğumla konuşuyorum.

Ik praat graag over Boston.

Boston'dan bahsetmeyi seviyorum.

Praat niet op die manier.

Öyle konuşma.

- Praat niet zo.
- Zo moet je niet praten.
- Praat niet op die manier.

- Böyle konuşma.
- Öyle konuşma.

Als ik over mannelijke dingen praat

ve cinsiyet kurallarına uyduğumda

Ik praat er liever niet over.

Bunun hakkında konuşmayı tercih etmiyorum.

- Praat alsjeblieft harder.
- Spreek luider alsjeblieft.

Daha yüksek sesle konuşun lütfen.

Hij praat alsof hij alles weet.

Sanki her şeyi biliyor gibi konuşuyor.

Ik praat met haar op Facebook.

Facebook'ta onunla konuşuyorum.

- Praat met me!
- Spreek met me!

Benimle konuş!

Zij praat alsof ze alles weet.

- Sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
- Sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.

- Ik spreek snel.
- Ik praat snel.

Ben hızlı konuşurum.

Ik praat niet graag over mezelf.

Kendim hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.

Praat niet met een volle mond.

Ağzın doluyken konuşma.

Tom praat zonder na te denken.

Tom düşünmeden konuşur.

Kop dicht! Je praat te veel.

Kapa çeneni! Çok fazla konuşuyorsun.

Ken praat alsof hij alles weet.

Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.

- Praat je tegen je hond?
- Praat u tegen uw hond?
- Praten jullie tegen jullie hond?

Köpeğinle konuşur musun?

- Kijk me aan als ik tegen je praat.
- Kijk me aan als ik tegen je praat!

Ben seninle konuştuğum zaman bana bak.

Hij praat altijd slecht over zijn vrouw.

Her zaman karısını kötülüyor.

Je praat alsof je de baas bent.

- Sanki sen şefmişsin gibi konuşuyorsun.
- Sanki patronmuşsun gibi konuşuyorsun.

- Iemand praat.
- Iemand is aan het praten.

Birisi konuşuyor.

Maria praat iedere dag met Toms moeder.

Mary her gün Tom'un annesiyle konuşur.

Misschien praat Tom nooit meer tegen me.

Tom benimle tekrar asla konuşmayabilir.

Waarom praat jij niet daarover met mij?

Neden bu konuda benimle konuşmuyorsun?

- Tom is aan het praten.
- Tom praat.

Tom konuşuyor.

Ik praat niet graag over mijn problemen.

Sorunlarım hakkında konuşmayı sevmiyorum.

Hij praat net zo makkelijk met een huisvrouw...

Bir ev kadınına, sokaktaki adama, çiftçiye,

- Met wie spreek ik?
- Met wie praat ik?

Ben kiminle konuşuyorum?

Ik heb de machine aan de praat gekregen.

Makineyi çalıştırdım.

De vrouw praat alsof ze een lerares is.

Kadın, öğretmenmiş gibi konuşuyor.

Hij is een man die met niemand praat.

O, hiç kimseyle konuşmayan bir adamdır.

- Praat wat zachter.
- Niet zo hard praten.
- Dimmen.

Sesini alçalt.

- Je praat te veel.
- Je kletst te veel.

Çok fazla konuşuyorsun.

Ik wil niet dat Tom tegen Mary praat.

Tom'un Mary ile konuşmasını istemiyorum.