Examples of using "Verdragen" in a sentence and their turkish translations:
Katlanma dayanılmaz olabilir.
Ben buna katlanamam.
Ona katlanamadım.
Ona nasıl dayanabiliyorsun?
Tom buna katlanamaz.
Artık gürültüye katlanamam.
Acıya tahammül edemiyorum.
Acıya güçlükle katlandım.
Buna daha fazla dayanamıyorum.
Artık buna katlanamam.
Bu kadar soğuğa nasıl dayanabilirsin?
Ben gürültülü çocuklara tahammül edemem.
O gürültüye katlanamam.
Sıcağa dayanamıyorum.
Ben soğuğa dayanamadım.
Onun kibri artık katlanılır değil.
O gürültüye daha fazla dayanamam.
Gürültüye daha fazla dayanamadım.
Gürültüye artık katlanamıyorum.
Yalnız yaşamaya dayanamıyorum.
Kendimize dayanmamız gerektiğini söylemek kötü bir şeydir.
Onunla barışmaya çalıştım ama mümkün olmadı.
Sana katlanamam.
Tom soğuğa aldırış etmiyor ama Mary dayanamıyor.
Gürültü yapan çocuklara katlanamıyorum.
Bu acıya dayanamam.
Ve Tilsit'de en çok kaybeden de Prusya'ydı