Translation of "Lawaai" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Lawaai" in a sentence and their turkish translations:

Lawaai betekent stress,

Gürültü strestir,

Maak geen lawaai.

Gürültü yapmayın.

Dit lawaai stoort.

Bu gürültü sinir bozucu.

Ik haat lawaai.

Gürültüden nefret ediyorum.

Ze maakt lawaai.

- O ses çıkarıyor.
- O, gürültü yapıyor.

Maak niet zoveel lawaai.

Bu kadar gürültü yapmayın.

Het lawaai stoort me.

Gürültü beni rahatsız ediyor.

Tom hoorde het lawaai.

Tom gürültüyü duydu.

Sorry voor het lawaai.

Gürültü için üzgünüm.

Dit lawaai is ondraaglijk.

Bu gürültü dayanılmaz.

Tom maakt veel lawaai.

Tom gürültülüdür.

De jongens maken lawaai.

Çocuklar gürültülü.

- Ik ben gewend aan het lawaai.
- Ik ben het lawaai gewend.

Ben gürültüye alışkınım.

Omdat lawaai zo alomtegenwoordig is

çünkü gürültü yaygın bir şey

Maak alstublieft niet veel lawaai.

Lütfen fazla gürültü yapmayın.

Deze stofzuiger maakt veel lawaai.

Bu elektrikli süpürge çok gürültü yapıyor.

Dat lawaai maakt me gek.

O gürültü beni kızdırıyor.

Het lawaai maakt me gek.

Gürültü beni delirtiyor.

- Het lawaai wordt steeds harder en harder.
- Het lawaai wordt al maar luider.

Gürültü gittikçe şiddetleniyor.

- We kunnen niet slapen vanwege het lawaai.
- We kunnen door het lawaai niet slapen.

- Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
- Gürültü yüzünden uyuyamayız.

'Lawaai' wordt gedefinieerd als ongewenst geluid

Gürültü, istenmeyen ses olarak tanımlanır

Beschouwt de muziek niet als lawaai.

müziğin gürültü olduğunu düşünmez.

Tom klaagde over het buitensporige lawaai.

Tom aşırı gürültüden yakındı.

Ik hoor niks door het lawaai.

Gürültüden dolayı bir şey duyamıyorum.

Het lawaai belette mij te slapen.

Gürültü, benim uykumu rahatsız etti.

Ik kan dat lawaai niet verdragen.

O gürültüye katlanamam.

Het lawaai was snel onder controle.

Gürültü, çabucak kontrol altına alınmıştı.

Dus wat bedoelen we eigenlijk met 'lawaai'?

Peki gürültüden bahsederken ne kastediyoruz?

Maar lawaai en felle lichten desoriënteren haar.

Fakat yüksek sesler ve parlak ışıklar kafa karıştırıcı.

Ik kon het lawaai niet meer verdragen.

Gürültüye daha fazla dayanamadım.

Is het nodig zoveel lawaai te maken?

Bu kadar çok gürültü yapmak gerekli mi?

Ik kan dit lawaai niet meer verdragen.

Gürültüye artık katlanamıyorum.

Wat een lawaai toch op die straat!

Bu cadde nasıl da gürültülü!

Je mag in de klas geen lawaai maken.

Sınıfta gürültü yapmamalısınız.

De deur viel plots dicht met veel lawaai.

Aniden yüksek bir gürültüyle kapı kapandı.

Ik kon me niet verstaanbaar maken door het lawaai.

Gürültüden dolayı kendimi duyuramadım.

Tom beklaagde zich bij de receptie over het lawaai.

Tom ön masada gürültü ile ilgili şikâyet etti.

Toen hij het lawaai hoorde begon mijn broer te huilen.

Erkek kardeşim gürültü duyduğunda ağlamaya başladı.

Ze maken te veel lawaai. Ik kan me niet concentreren.

Onlar çok fazla gürültü yapıyor. Konsantre olamıyorum.

Hij kon niet slapen vanwege het lawaai buiten zijn raam.

- Penceresinin dışındaki gürültüden dolayı o uyuyamadı.
- Pencereden gelen ses yüzünden uyuyamadı.

Ik vond het moeilijk me in dat lawaai verstaanbaar te maken.

Gürültüden dolayı kendimi duyurmayı zor buldum.

- Hij heeft geklaagd over het lawaai.
- Hij klaagde over de herrie.

- O, gürültü hakkında şikâyet etti.
- O, gürültü hakkında şikâyette bulundu.

Door het lawaai kan ik mij niet concentreren op mijn werk.

Gürültü yüzünden işime konsantre olamıyorum.

- Hij zei tegen zijn kinderen dat ze niet zo veel lawaai moesten maken.
- Hij zei tegen zijn kinderen dat ze niet zo veel lawaai moeten maken.

Çocuklarına o kadar çok gürültü yapmamalarını söyledi.

Het lawaai buiten zijn raam zorgde ervoor dat hij niet kon slapen.

Onun penceresinin dışındaki gürültü onun uyumasını engelledi.

- Dat lawaai werkt op mijn zenuwen.
- Ik word gek van dit geluid.

Bu gürültü beni deli ediyor.

- Tom maakt veel lawaai.
- Tom is zeer luidruchtig.
- Tom is zeer lawaaierig.

Tom çok gürültücü.

- Ik kan dit lawaai niet meer verdragen.
- Ik kan deze herrie niet langer verdragen.

Artık gürültüye katlanamam.

"Ik kan niet nadenken met al dit lawaai," zei ze, starend naar de typemachine.

O, daktiloya bakarken "o gürültü yüzünden düşünemiyorum" dedi.

Tom kon vannacht niet goed slapen omdat het een lawaai was buiten zijn kamer.

Tom odasının dışında gürültü olduğu için iyi uyuyamadı.

- Ik kan niet slapen met al dit lawaai.
- Ik kan niet slapen met dit rumoer.

Bütün bu gürültü yüzünden uyuyamıyorum.

- Maak alstublieft niet zoveel lawaai.
- Maak niet te veel geluid alstublieft.
- Maak alsjeblieft niet zoveel herrie.

- Lütfen çok fazla gürültü yapma.
- Lütfen bu kadar fazla ses yapma!