Examples of using "Rare" in a sentence and their turkish translations:
O, tuhaf bir şapka giydi.
Garip bir rüya gördüm.
O tuhaf bir soru.
Sen bir garipsin.
Ne biçim adam yahu!
Bu garip bir cümle.
Tuhaf bir geceydi
Bu sütün tuhaf bir tadı var.
O tuhaf şeyi nerede buldun?
Garip bir e-posta aldım.
Umutsuz ihtiyaçlar umutsuz işlere yol açar.
Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.
bizi alevli güneşin altında pişirecek çılgın sıcaklık dalgaları.
Ne garip bir köpek!
Çatıda garip mavi bir kuş görebiliyorum.
Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.
Dün gece tuhaf bir rüya gördüm.
Uyuklarken tuhaf bir rüya gördüm.
Bazen acayip bir adam olabiliyor.
Okulda İngilizce öğrenmek zorunda kaldığımda zaman zaman tüm düzensizlik ve garip kurallardan yakınırdım.