Translation of "Legde" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Legde" in a sentence and their turkish translations:

Sami legde alles uit.

Sami her şeyi açıkladı.

Sami legde zijn sjahada af.

- Sami kelimeişehadet getirdi.
- Sami şehadet getirdi.

Hij legde het boek op tafel.

O, kitabı masanın üstüne koydu.

Hij legde zijn hoofd op het kussen.

O, başını yastığa koydu.

Ze legde haar hoofd op het kussen.

Başını yastığa koydu.

Ze legde haar baby op het bed.

O, bebeğini yatağa yatırdı.

Hij legde het boek aan de kant.

O, kitabı bir kenara bıraktı.

Hij legde zijn hand op mijn schouder.

Elini omzuma koydu.

Tom legde de map op de tafel.

Tom klasörü masaya koydu.

Ze legde haar handen op zijn schouders.

Ellerini onun omuzlarına koydu.

Tom legde de zaak in detail uit.

Tom ayrıntılı olarak konuyu açıkladı.

Ik legde een grote verzameling felgekleurde pruiken aan

büyük bir neon peruk koleksiyonu kurdum

"Onze klanten zijn in Taiwan", legde Tom uit.

Tom müşterilerimiz Tayvan'da dedi.

Teder legde hij zijn hand op haar schouder.

O, elini hafifçe onun omzuna koydu.

Tom legde uit waarom hij te laat was.

Tom neden geç kaldığını açıkladı.

En ze legde het geweer neer en liep weg.

Silahı indirdi ve yürüyüp gitti.

Die beslag legde op de rijkdom van de wereld.

dünyanın varlıklarını ellerine geçirdi.

Hij legde de letterlijke betekenis van die zin uit.

O, cümlenin kelime anlamını açıkladı.

- Hij heeft deze tuin aangelegd.
- Hij legde deze tuin aan.

O, bu bahçeyi tasarladı.

Tom deed zijn horloge af en legde het op tafel.

Tom saatini çıkardı onu masaya koydu.

Ik legde het boek neer en deed het licht aan.

Kitabı indirdim ve ışığı açtım.

Het zou fijner zijn als hij zijn problemen opzij legde.

Onun sıkıntılarını bir kenara koyman daha iyi olurdu.

Hij legde snel een bevel op, draaide het om en viel aan.

Hızla düzen koydu, tersine çevirdi ve saldırdı.

Hij legde aan Mary uit waarom hij laat was op haar verjaardagsfeest.

O, Mary'ye neden onun doğum günü için geç kaldığını açıkladı.

Soult, de oude boorinstructeur, legde strikte discipline op en trainde zijn mannen hard, wat

birliklerin komutanlığı da vardı . Eski eğitim hocası Soult, sıkı bir disiplin uyguladı ve adamlarını sıkı bir şekilde eğiterek

Tom belde Maria op om zich te verontschuldigen, maar zij legde de hoorn neer.

Tom, Mary'yi ona özür dilemek için aradı fakat o onun yüzüne kapadı.

Tom at een deel van de ham en legde toen de rest in de koelkast.

Tom jambonun bir kısmını yedi, ve sonra geriye kalanını buzdolabına koydu.