Translation of "Indruk" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Indruk" in a sentence and their turkish translations:

- Ze zijn onder de indruk.
- Zij zijn onder de indruk.

Onlar etkilenmiş.

Zal het een indruk achterlaten."

izlerini bırakırlar."

Tom maakte een slechte indruk.

Tom kötü bir izlenim bıraktı.

Hij was onder de indruk.

O etkilendi.

Ik was onder de indruk.

Etkilendim.

Tom is onder de indruk.

Tom etkilenmiş.

Hij maakt een slechte indruk.

O, olumsuz bir izlenim bırakıyor.

Tom maakte indruk op me.

Tom beni etkiledi.

Dat was geen goede eerste indruk.

Bu iyi bir ilk izlenim değildi.

Maria is zeer onder de indruk.

Mary çok etkilenmiş.

Ze was echt onder de indruk.

O gerçekten etkilenmişti.

Ze waren niet onder de indruk.

Onlar etkilenmemişti.

Ik ben werkelijk onder de indruk.

Gerçekten etkilendim.

Je lijkt niet onder de indruk.

Etkilenmiş görünmüyorsun.

Tom zal onder de indruk zijn.

Tom etkilenecek.

Wild gekwaak lijkt geen indruk te maken.

Coşkun ötüşler pek etkili olmamış gibi.

Wat was je eerste indruk van Londen?

Londra ile ilgili ilk izlenimin neydi?

Probeer je indruk op mij te maken?

Beni etkilemeye mi çalışıyorsun?

Ik moet een indruk maken op Tom.

Ben Tom'u etkilemek zorundayım.

Wat was je eerste indruk van me?

Benimle ilgili ilk izlenimin neydi?

Tom was niet erg onder de indruk.

Tom çok etkilenmedi.

- Schijn bedriegt.
- Een indruk kan misleidend zijn.

Dış görünüşler aldatır.

Ik ben verre van onder de indruk.

Ben hiç etkilenmedim.

- Ik ben erg onder de indruk van uw werk.
- Ik ben erg onder de indruk van je werk.

İşinizden çok etkilendim.

Ik kreeg de indruk dat hij dichtbij was.

Yakın olduğu kanısına vardım.

Zijn voordracht maakte een goede indruk op me.

Onun konuşması benim üzerimde iyi bir izlenim bıraktı.

Ik was onder de indruk van zijn muziek.

Onun müziğinden etkilendim.

Ik ben onder de indruk van uw vooruitgang.

İlerlemenizden etkileniyorum.

Tom probeerde indruk te maken op de jongedame.

Tom genç bayanı etkilemeye çalıştı.

Tom leek erg onder de indruk te zijn.

Tom gerçekten etkilenmiş görünüyordu.

Hij was onder de indruk van haar schoonheid.

Onun güzelliği tarafından vuruldu.

Ik was onder de indruk van al die schoonheid.

Bu güzellik bende korkuyla karışık bir saygı hissi uyandırdı

Ik was diep onder de indruk van de omgeving.

- Manzaradan derinden etkilendim.
- Manzara beni derinden etkiledi.

Ik was zeer onder de indruk van zijn toespraak.

Onun konuşmasından çok etkilendim.

Ik was erg onder de indruk van zijn verhaal.

Onun hikayesinden çok etkilendim.

Mary was onder de indruk van wat ze zag.

Mary gördüğünün etkisi altında kalmıştı.

Ik ben erg onder de indruk van je werk.

İşinden çok etkilendim.

Ik was onder de indruk van wat ik zag.

Gördüğümden etkilendim.

We waren erg onder de indruk van zijn nieuw boek.

- Onun yeni kitabından oldukça etkilenmiştik.
- Onun yeni kitabı tarafından çok etkilendik.

Je krijgt maar één kans om een eerste indruk te maken

İlk izlenim oluşturmak için sadece bir şansınız vardır

Ik heb de indruk dat ik haar al ergens ontmoet heb.

İçimde onunla daha önce karşılaştığım hissine sahibim.

Mary was onder de indruk van het groot orgel in de kerk.

Mary kilisedeki büyük orgdan etkilenmişti.

Tom slaagde er niet in om indruk te maken op de jongedame.

Tom genç bayanı etkilemekte başarısız oldu.

Het is veiliger om een vrouwtje te lokken. Maar hij moet indruk maken.

Dişiyi kendine çağırmak çok daha güvenli. Ama etkileyici sesler çıkarmalı.

Hij maakte indruk op me, ik weet niet hoe ik het moet beschrijven. "

Nasıl tarif edeceğimi bilmediğim bir etki yarattı. "

Ik vraag mij af wat er zou gebeuren als ik deze knop indruk.

- Bu düğmeye basarsam ne olur acaba?
- Bu butona basarsam ne olur merak ediyorum.
- Bu düğmeye basarsam ne olacağını merak ediyorum.

- Tom dacht dat Mary niet van katten hield.
- Tom was onder de indruk dat Mary niet van katten hield.

Tom Mary'nin kedilerden hoşlanmadığını düşündü.