Translation of "Gewend" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Gewend" in a sentence and their turkish translations:

Ik ben eraan gewend.

Buna alışkınım.

- Ik ben gewend aan het lawaai.
- Ik ben het lawaai gewend.

Ben gürültüye alışkınım.

Ik ben aan zoiets gewend.

Ben böyle şeylere aşinayım.

Soldaten zijn aan gevaar gewend.

Askerler tehlikeye alışıktırlar.

Dat is wat we gewend zijn.

Alıştığımız şey bu.

Hij is gewend om te reizen.

O, seyahat etmeye alışkındır.

Ik was gewend aan de hitte.

- Sıcağa alışkındım.
- Ben sıcağa alışkındım.

Bob raakte aan zwaar werk gewend.

Bob zor işe alıştı.

Zij was gewend zakenbrieven te schrijven.

O, iş mektubu yazmaya alışkındı.

Ik ben er nu aan gewend.

Ben şu ana kadar buna alıştım.

Zij is gewend laat op te blijven.

O, geç saatlere kadar yatmamaya alışkındır.

Ik ben gewend aan een koud klimaat.

- Ben soğuk havaya alışkınım.
- Ben soğuk havaya alışığım.

Zij is eraan gewend alleen te leven.

- Tek başına yaşıyordu.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
- O yalnız yaşamaya alışkındır.

Hij is aan zijn nieuwe leven gewend.

O yeni bir hayata alıştı.

Ben je al gewend aan Japans eten?

Japon yemeği yemeye alıştın mı?

Tom is het gewend om te winnen.

Tom kazanmaya alışkın.

Deze mannen zijn het harde werken gewend.

- Bu adamlar sıkı çalışmaya alışkın.
- Bu adamlar zor işe alışkın.

Ik ben niet gewend aan deze hitte.

Bu ısıya alışık değilim.

Ik was er zelfs zo gewend aan geraakt

Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,

Hij is gewend om vroeg op te staan.

O, erken kalkmaya alışkındır.

We zijn het gewend om schoenen te dragen.

Biz ayakkabı giymeye alışkınız.

Je zal binnenkort gewend zijn aan Japans voedsel.

Kısa sürede Japon yemeklerine alışacaksın.

Ik ben niet gewend aan dit soort werk.

Bu şekilde çalışmaya alışkın değilim.

Hij raakte snel gewend aan zijn nieuwe omgeving.

O hızla kendini yeni çevresine alıştırdı.

We zijn eraan gewend niet thuis te zijn.

Biz evde olmaya alışkın değiliz.

Ik ben eraan gewend om een vrachtwagen te besturen.

Ben bir kamyon sürmeye alışkınım.

Ben je gewend geraakt aan het leven in het studentenhuis?

Yurtta yaşamaya alıştın mı?

Ik ben niet gewend om koffie zonder suiker te drinken.

Kahveyi şekersiz içmeye alışkın değilim.

Ik ben het gewend 's avonds laat op te blijven.

Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.

- Ik was gewend om bier te drinken.
- Ik dronk gewoonlijk bier.

Bira içerdim.

Ik ben het gewend om de hele nacht door te werken.

Ben bütün gece çalışmaya alışkınım.

Ik ben het niet gewend om zo onbeleefd toegesproken te worden.

Bu kadar kaba bir şekilde konuşulmaya alışkın değilim.

Tom is er niet aan gewend om op blote voeten te lopen.

Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.

Ben je er al aan gewend geraakt om in Boston te wonen?

- Boston'da yaşamaya alıştın mı?
- Boston'da yaşamaya alıştınız mı?

- Ze was gewoon bier te drinken.
- Zij was gewend om bier te drinken.

O önceleri bira içerdi.

Deze vissen zijn gewend aan hoge druk en aan de afwezigheid van licht.

Bu balıklar yüksek basınç ve ışık yokluğu alışıktır.

- De mensen hier zijn de koude gewoon.
- De mensen hier zijn de kou gewend.

Buradaki insanlar soğuğa alışkındır.

Jim is het nog niet gewend van aan de linkerkant van de weg te rijden.

Jim henüz yolun sol tarafında sürmeye alışkın değil.

- Ik ben gewoon om voor mezelf te koken.
- Ik ben gewend om voor mezelf te koken.

Kendim için yemek pişirmeye alışkınım.

Het zal een paar weken duren om gewend te raken aan het dragen van een pruik.

Bir peruk takmaya alışmak birkaç haftanı alacaktır.

- Ze was gewoon bier te drinken.
- Hij was gewoon bier te drinken.
- Ik was gewend om bier te drinken.
- Ik dronk gewoonlijk bier.

O önceleri bira içerdi.