Examples of using "Gewend" in a sentence and their turkish translations:
Buna alışkınım.
Ben gürültüye alışkınım.
Ben böyle şeylere aşinayım.
Askerler tehlikeye alışıktırlar.
Alıştığımız şey bu.
O, seyahat etmeye alışkındır.
- Sıcağa alışkındım.
- Ben sıcağa alışkındım.
Bob zor işe alıştı.
O, iş mektubu yazmaya alışkındı.
Ben şu ana kadar buna alıştım.
O, geç saatlere kadar yatmamaya alışkındır.
- Ben soğuk havaya alışkınım.
- Ben soğuk havaya alışığım.
- Tek başına yaşıyordu.
- Yalnız yaşamaya alışkın.
- O yalnız yaşamaya alışkındır.
O yeni bir hayata alıştı.
Japon yemeği yemeye alıştın mı?
Tom kazanmaya alışkın.
- Bu adamlar sıkı çalışmaya alışkın.
- Bu adamlar zor işe alışkın.
Bu ısıya alışık değilim.
Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,
O, erken kalkmaya alışkındır.
Biz ayakkabı giymeye alışkınız.
Kısa sürede Japon yemeklerine alışacaksın.
Bu şekilde çalışmaya alışkın değilim.
O hızla kendini yeni çevresine alıştırdı.
Biz evde olmaya alışkın değiliz.
Ben bir kamyon sürmeye alışkınım.
Yurtta yaşamaya alıştın mı?
Kahveyi şekersiz içmeye alışkın değilim.
Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
Bira içerdim.
Ben bütün gece çalışmaya alışkınım.
Bu kadar kaba bir şekilde konuşulmaya alışkın değilim.
Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.
- Boston'da yaşamaya alıştın mı?
- Boston'da yaşamaya alıştınız mı?
O önceleri bira içerdi.
Bu balıklar yüksek basınç ve ışık yokluğu alışıktır.
Buradaki insanlar soğuğa alışkındır.
Jim henüz yolun sol tarafında sürmeye alışkın değil.
Kendim için yemek pişirmeye alışkınım.
Bir peruk takmaya alışmak birkaç haftanı alacaktır.
O önceleri bira içerdi.