Translation of "Cellen" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Cellen" in a sentence and their turkish translations:

Neuronen zijn cellen.

Nöronlar hücrelerdir.

Eukaryote cellen hebben celkernen.

Ökaryotik hücrelerin çekirdekleri vardır.

Maar een paar cellen overleven.

Ancak birkaç hücre hayatta kalır.

Prokaryote cellen hebben geen celkernen.

Prokaryotik hücreler çekirdeğe sahip değiller.

Bacteriën zijn maar kleine, onschadelijke cellen.

Bakteriler sadece küçük, zararsız hücrelerdir.

Fotosynthetische cellen, kleiner dan iedereen voor mogelijk hield.

Herkesin sandığından daha küçük fotosentetik hücreler.

Maar de bewakers kunnen iedere centimeter in die cellen zien.

ama bekçiler bu hücrelerin her santimini görebilirler.

Maakt het immuunsysteem een klein gebied met cellen en proteïnen

bağışıklık sistemi hücre ve proteinlerden küçük bir çevre oluşturacak

Spiegelachtige cellen in haar ogen versterken het weinige aanwezige licht.

Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.

De chromosomen in onze cellen bevatten al ons genetisch materiaal.

Bizim hücrelerde kromozomlar genetik materyalimizin bütününü içerir.

Dat leven er blijft steken op het niveau van enkelvoudige cellen.

yaşam basit hücrelerden öteye gidemiyor.

De watasenia scintillans maakt eigen licht middels speciale cellen, de fotoforen.

Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.

Met cocaïne gepakt maar vrijgelaten, omdat er geen cellen beschikbaar waren.

Kokainle yakalandı,ama hiç yer olmadığı için serbest bırakıldı.

Ze bezitten een strook met lichtgevoelige cellen... ...om de horizon mee af te speuren.

Gözlerindeki, ışığa duyarlı hücrelerden oluşan yatay hatla ufku tararlar.