Examples of using "Kleine" in a sentence and their turkish translations:
bunlar ufak kümecikler.
Küçük kızlar ağlar.
Bakın, küçük yumurtalar.
minik bir bebeğim
- Küçük bir daire çizin.
- Küçük bir daire çiz.
Onun küçük ayakları var.
Tom'un küçük elleri var.
Küçük ellerim var.
Küçük ayakları var.
Mary'nin küçük göğüsleri var.
Küçük gözlerim var.
Bakın, küçük bir köknar ağacı.
Minik yaratıklardan oluşan göz alıcı bir yelpaze.
Bakın, küçük bir akrep.
Küçük çocuklar çok meraklıdır.
Küçük kız kardeşimi özlüyorum.
Küçük buzdolabı kirli.
O, küçük kızı evlatlık aldı.
Küçük ayak parmağım ağrıyor.
Benim küçük bir arabam var.
Tom benim çocuk erkek kardeşim.
Tom'un küçük bir burnu var.
Tom küçük bir çocuk.
Tomurcukların uçlarını görüyor musunuz?
Tomurcukları gördünüz mü?
Bakın, şu küçük tüyleri görüyorsunuz.
Unutmayın, akrepler küçükse tehlikelidir.
Bu küçük ama önemli gözleme dayanarak
Küçük bedeni neredeyse hiç ısı üretmiyor.
Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.
Ancak önemli olan bu küçük şeyler.
Yani hepsi ölümcül birer ahtapot avcısı.
Küçük çocuklar her şeye dokunmak ister.
Birçok küçük şirketler iflas etti.
Küçük kardeşimle birlikte yedim.
Onlar kısa kızlar için mükemmeldir.
Onun küçük siyah bir köpeği var.
Onun küçük siyah bir köpeği var.
Bakteriler sadece küçük, zararsız hücrelerdir.
Kartal küçük bir kuş değildir.
- Tom'un evinin mutfağı küçük.
- Tom'un mutfağı küçük.
- Tom'un mutfağı dar.
onlar bilmeden insanların üzerine saçıp
Küçük mağara temizlenmiş oldu
Küçük bir akrep. Tamam, bunu hazırlayalım.
ponton köprüler küçük şehirlerde kullanılıyor,
Bu küçük adamın: "Manhattan'daki bu yere
Bu ufak çekirge faresi, akrepten uzak dursa iyi eder.
Pek çok ufak yaratık en güvenli buldukları bu zamanda ortaya çıkar.
Biz yolda kısa bir dinlenme aldık.
Kısa kadın gri bir takım elbise giyiyor.
Zihin egzersizleri özellikle genç çocuklar için önemlidir.
Tom hala küçük bir çocuktur.
Küçük çocuklara öğretmek kolay değildir.
Ağaca çıkan keçinin, dala bakan oğlağı olur.
Küçük kız odaya girdi.
Bu kadınlardan bazıları küçük şirketler açtı,
sıcak su şişesi gibi kullanıp sıcak kalabilirim.
Arkasındaki zehir kesesini gördünüz mü?
Bu da ''küçük çiftlik sahibi'' anlamına geliyor.
Bu sayının çok küçük olması aslında büyük sürpriz.
Bu ufak yarasalar, açan çiçeklerin peşinde...
Bu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.
- Büyük kâhyadan küçük bey olmak iyidir.
- Baş ol da ne başı olursan ol.
"Ne oldu?" küçük beyaz tavşan sordu.
Hayvanlar çok küçük kafeslerde tutuluyor.
Dünya küçük ama güzel bir gezegendir.
Klitoris aslında gelişmemiş küçük bir penistir.
Küçük tohum büyük bir ağaç oldu.
Küçük kadın gri bir takım elbise giymişti.
Modern gemilerin yalnızca küçük bir mürettebata ihtiyacı var.
Senden küçük bir iyilik istemek zorundayım.
Ben Avustralya'daki küçük bir kasabadan geliyorum.
Tom küçük bir kaşıkla dondurma yemekten hoşlanıyor.
Ve bu höyüğün merkezinde, az çok bir çocuk eli büyüklüğünde,
Yaprakların kenarındaki şu küçük şeyleri görüyor musunuz?
Bu küçük matarayla inmemi mi istiyorsunuz?
Buzdan bloklar oluşturup böyle küçük bir yarı küre yapabiliriz.
Yolda küçük bir atıştırmalık bile yedim.
ve su yosunları için hidroponik bir bahçe görevi görüyor,
böylelikle bu kısa ilham anını saklayabiliyorum.
Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.
Bu ufak, erkek tungara kurbağası sadece bir yüksük boyutunda.
muhtemelen mini mini arabalar ve büyük hükümetler yerine
Ve o küçük alana odaklandım.
Küçük kız, Noel oyununda bir meleği oynadı.
- Küçük bir kazanç, büyük bir kayıptan daha iyidir.
- Zararın neresinden dönersek kârdır.
Küçük bir çocuğu boğulmaktan kurtardı.
Tom sağ elinde küçük bir el feneri tutuyordu.
Tom komodinin üstündeki küçük lambayı açtı.
Hollandacayla ilgili küçük bir bloğum var.
Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.
- Güzelliği hep küçük şeylerde görür o.
- Küçük şeylerdeki güzelliği her zaman fark eder.
- Küçük prensesim nerede?
- Hani küçük prensesim?
Bir alışveriş merkezinde küçük bir kitapçı işletirdim.
Küçük masa gridir.