Translation of "Mogelijk" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Mogelijk" in a sentence and their turkish translations:

Zo lang mogelijk,

mümkün olduğu kadar uzun süre konuşmamız lazım,

Dieren werden mogelijk.

hayvanlar mümkün oldu.

Herbebossing waar mogelijk,

ormanları mümkün olduğunca eski haline getirerek,

Het is mogelijk.

Mümkündür.

Alles is mogelijk.

Her şey mümkündür.

Is het mogelijk?

Bu mümkün mü?

Is zoiets mogelijk?

Böyle bir şey mümkün mü?

- Lees zo veel mogelijk boeken.
- Lees zo veel mogelijk.

Mümkün olduğu kadar çok okuyun.

Het is mogelijk, maar...

bu yapılabilir ama...

Dat is niet mogelijk!

Mümkün değil.

Hoe is het mogelijk?

Bu nasıl mümkün olabilir?

Is het echt mogelijk?

Bu gerçekten mümkün mü?

Dat is zeker mogelijk.

Kesinlikle mümkündür.

Ik spaar zoveel mogelijk.

Elimden geldiği kadar çok biriktiriyorum.

Het is nog mogelijk.

Bu hâlâ mümkün.

Het is nu al mogelijk.

Bu şimdiden mümkün.

Natuurlijk wordt een vijg mogelijk

Elbette, dişi yaban arısının yumurtalarını incir çiçeğinin içine bırakması,

Maar maakt mijn kunst mogelijk.

aynı zamanda benim sanatımı mümkün kılan şey.

Zo snel mogelijk naar boven.

Yüzeye olabildiğince hızlı çıkıp...

Spreek alsjeblieft zo duidelijk mogelijk.

Mümkün olduğunca açık konuşun lütfen.

Mogelijk is het morgen goed.

Hava yarın muhtemelen iyi olabilir.

- Alles kan.
- Alles is mogelijk.

Her şey mümkündür.

Dat is niet meer mogelijk.

Bu artık mümkün değil.

- Kan dat?
- Is dat mogelijk?

O mümkün mü?

Het is niet mogelijk, nietwaar?

Bu mümkün değil, değil mi?

Werk op afstand, wanneer mogelijk.

Mümkün olduğunca uzaktan çalışın.

Een andere wereld is mogelijk.

- Başka bir dünya mümkündür.
- Başka bir dünya mümkün.

Dat zal niet mogelijk zijn.

Bu mümkün olmayacak.

Dat is mogelijk de moeite waard.

Buraya bakmaya değebilir.

Terwijl we zo open mogelijk zijn.

ayrıca şeffaf bir tutum sergileyerek.

Ze moet zo veel mogelijk hamsteren.

Ağzına olabildiğince çok şey tıkıştırmalı.

Denk je dat zoiets mogelijk is?

- Sence böyle bir şey mümkün olabilir mi?
- Böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünüyor musun?

Ik denk dat het mogelijk is.

- Mümkün olduğunu düşünüyorum.
- Onun mümkün olduğunu düşünüyorum.
- Bence o mümkün.
- Bunun mümkün olduğuna inanıyorum.

We denken dat het mogelijk is.

Bunun mümkün olduğuna inanıyoruz.

Tom is mogelijk allergisch voor pinda's.

Tom'un yer fıstığına alerjisi olabilir.

Druk jezelf zo duidelijk mogelijk uit.

Elinizden geldiği kadar kendinizi açık biçimde ifade edin.

Dat is mogelijk een nieuw record.

O muhtemelen yeni bir rekor.

Zonder inspanning is er niets mogelijk.

Çaba sarf etmeden hiçbir şey mümkün değildir.

Ik wist dat het mogelijk was.

Onun mümkün olduğunu biliyordum.

Vertel me niet wat mogelijk is.

Neyin mümkün olduğunu bana söyleme.

Dit is mogelijk geen echte diamant.

Bu gerçek bir elmas olmayabilir.

Elke mens wordt mogelijk een lijk.

Tüm adamlar potansiyel cesettir.

Ik zal zo dikwijls mogelijk komen.

Mümkün olduğunca sık geleceğim.

Sami is mogelijk ergens allergisch voor.

Sami bir şeye alerjik olabilir.

Het is mogelijk dat Tom liegt.

Tom yalan söylüyor olabilir.

"Is het mogelijk om aids te krijgen van wc-brillen?" "Nee, dat is niet mogelijk."

"Klozet kapakları yoluyla AIDS'e yakalanmak mümkün mü?" "Hayır, değil."

Het is mogelijk. De mens kan het.

Bu mümkün, insan bunu yapabilir.

Moeten we met zoveel mogelijk mensen praten,

mümkün olduğu kadar çok sayıda insanla

Maken het mogelijk om gedemonteerd te worden.

demonte edilebilir olmasına olanak sağlıyor.

Dan wou ik zo snel mogelijk afspreken.

Sonra, gerçek hayatta mümkün olduğu kadar hızlı tanışmak istedim,

En onze nachtcamera's onthullen mogelijk nieuw gedrag.

Gece kameralarımız, yeni davranış denilebilecek bir şeyi ortaya çıkarıyor.

En de dochter zegt zo tactvol mogelijk:

bu sefer kızı mümkün olduğunca dikkatli bir şekilde

Kom alsjeblieft zo snel mogelijk naar huis.

Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.

Ik heb zo veel mogelijk woordenboeken geraadpleegd.

Bakabildiğim kadar sözlüğe baktım.

Ik heb het zo vlug mogelijk nodig.

Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.

Zonder water is geen enkel leven mogelijk.

Susuz hiçbir yaşam mümkün değildir.

Ik neem aan dat het mogelijk is.

Sanırım bu mümkün.

Na opening alsjeblieft zo snel mogelijk opeten.

Açılıştan sonra lütfen en kısa sürede yemeğinizi yiyin.

Tom maakte het zichzelf zo comfortabel mogelijk.

Tom mümkün olduğunca rahatına baktı.

Het is mogelijk dat ik word gedood.

Öldürüleceğime dair bir olasılık var.

Ik probeer hem zoveel mogelijk te vermijden.

Ondan mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışıyorum.

Is het mogelijk om geld te lenen?

Ödünç para almak mümkün mü?

Ik zal het zo snel mogelijk afleveren.

Elimden geldiği kadar kısa sürede onu teslim edeceğim.

- Dat kan niet!
- Dat is niet mogelijk!

O mümkün değil.

Ik wil hier zo snel mogelijk weg.

Buradan mümkün olduğu kadar çabuk uzaklaşmak istiyorum.

Is het mogelijk om dat te doen?

Onu yapmak mümkün mü?

Is het mogelijk om Tom te helpen?

Tom'a yardım etmek mümkün mü?

Mooi. Er zijn mogelijk een hoop overlevingsmogelijkheden hier,

Harika, önümüzde bir sürü hayatta kalma fırsatı olacak

...vinden we mogelijk meer spinnen dan we aankunnen.

başa çıkamayacağımız kadar çok örümcekle karşılaşabiliriz.

Zo snel mogelijk uit het ziekenhuis te krijgen.

montaj hatları gibi kurulmuş hastaneler gördük.

Fotosynthetische cellen, kleiner dan iedereen voor mogelijk hield.

Herkesin sandığından daha küçük fotosentetik hücreler.

Deze ontkenning maakte 50 jaar racistische wetgeving mogelijk,

İnsanlar yanlış bir şey yapmadıklarına kendilerini ikna ederken

Ze wilden Fiona niet zo normaal mogelijk maken,

Amaçları Fiona'yı mümkün olduğunca normalleştirmek değildi,

Voor het mogelijk maken van Epic History TV.

Patreon destekçilerimize teşekkür ederiz . Video açıklamasında

Probeer zo snel mogelijk een afspraak te maken.

Mümkün olan kısa sürede bir randevu almaya çalışın.

Het is mogelijk dat Tom tegen je loog.

Tom'un sana yalan söylemiş olması mümkündür.

Het is mogelijk groene bonen rauw te eten.

Yeşil fasulyeyi çiğ yemek mümkündür.

Ze probeerde hem zo veel mogelijk te ontwijken.

Mümkün olduğunca ondan kaçındı.

Is het mogelijk dat Tom het niet wist?

Tom'un bilmemesi mümkün mü?

Beperk het. Beperk het tot wat mogelijk is.

Sınırla. Mümkün olabildiğince sınırla.

We laten je zo snel mogelijk iets weten.

Biz en kısa sürede sizinle irtibat kuracağız.

Is het mogelijk om hier aardappelen te kopen?

Burada patates satın almak mümkün mü?

Ik wil een eenpersoonskamer als dat mogelijk is.

Mümkünse tek kişilik bir oda istiyorum.

We hebben de verliezen zo nauwkeurig mogelijk geschat.

Kayıpları mümkün olduğu kadar tam olarak tahmin ettik.

Ik hou mijn kleren graag zo lang mogelijk.

Mümkün olduğunca uzun süre giysilerimi korumayı seviyorum.

Het is best mogelijk dat ik me vergis.

Benim hatalı olmam oldukça mümkün.

Is het mogelijk om onder water te huilen?

Suyun altında ağlamak mümkün mü?